Kolumda alçı, ayaklarımda sarı fosforlu kelebek terlikler vardı. En iyi arkadaşım, en iyi arkadaşım olmayabilirdi. Bucika bana kırgındı. Etrafta soğan ve domates yerken kitap okuyan korkunç biri dolaşıyordu. Ve Çarşaf Dede yeni bir şiir yazıyordu. Sadece on yaşındaydım. Hayatım bu kadar karışık olmamalıydı. Şu an hiçbir şey düşünmeden, deniz kıyısında karpuz yemem gerekmiyor muydu?