İman etmiş olan kalp, "niçin ve neden" gibi sözleri bilmez. Bilakis, "başım gözüm üstüne" der.
Bir gün Hazret-i Ömer (r.a):
"- Konuşmadan, halkın davetçileri olun!" buyurmuştu. Kendisine:
"- Yâ Halîfe! Konuşmadan davetçi olmak nasıl olur?" dediler. Buyurdu ki:
"- Hâliniz ve ahlâkınızla..."
Zira insanlar şahsiyet ve karaktere hayrandır; şahsiyet ve karakterin peşinden giderler. Dolayısıyla gerçek bir müslümanın fârik vasfı da, İslâm şahsiyet ve karakteri sergilemesidir.
Sayfa 133 - Yüzakı YayıncılıkKitabı okudu
Bu dünyaya arz-ı endâm için değil, arz-ı hâl için geldiğimizi unutmayacağız.
Bu da sadece satırlardan okumakla olmaz. Hâlimizi ve gönül dünyamızı ıslah etmemiz şarttır.
Sayfa 110 - Yüzakı YayıncılıkKitabı okudu
Hazret-i Ömer'in;
"Susarak, (örnek ve güzel hâliniz ile) tebliğde bulunun!" buyurduğu gibi, her hâlimizle tebliğde bulunabilmek, bir mü'min olarak hepimizin vazifesidir.
Cenâb-ı Hak, Peygamber Efendimiz (s.a.v)'in ve ashâb-ı kirâmın yaşadığı İslâm'ı yaşamayı ve yaşatabilmeyi cümlemize nasip buyursun.
Sayfa 121 - Yüzakı YayıncılıkKitabı okudu
Necip Fazıl ne güzel söyler:
O demde ki perdeler kalkar, perdeler iner;
Azrâile <<Hoş geldin!>> diyebilmekte hüner...
Sayfa 137 - Yüzakı YayıncılıkKitabı okudu
İnfâk âyetleri indiğinde, fakir suffe talebeleri;
"Bizim malımız yok ki infâk edelim?" demediler. O âyetlerin şümûlüne girmek, o tatbikatta mutlaka yer almak için dağlardan odun kestiler, sattılar, bedelini Peygamberimiz'e infâk olarak getirdiler. Yaşayarak, tadarak öğrendiler.
İbâdeti; huşû, vecd ve istiğrâk içinde yaşayarak öğrendiler.
İnsanlara hidâyeti ulaştırmaktan zevk duydular. Bir kardeşinin derdine derman olmaktan mânevî lezzet aldılar.
Esas tahsil budur.
Bu da kalbî merhaleler kat etmekle mümkündür.
Sayfa 128 - Yüzakı YayıncılıkKitabı okudu
Dünya, üç şeyle cennet hâline gelir:
• Elden,
• Dilden ve
• Gönülden vermekle.
Yani;
Tatlı dille, cömertçe, sevinçle ve muhatabını şefkatle gönül dergâhına alarak infâk etmekle...
Sayfa 137 - Yüzakı YayıncılıkKitabı okudu
Toplumlar, kütüphânelerin tozlu raflarında kalmış kara kaplı felsefe kitaplarının üzerine abanmış bilgiçlerin rûhuyla selâmete kavuşamaz. İnsanlığı hakikî saâdet ve selâmete çıkaracak olan, Kur'ân ve Sünnet kültürüyle yoğrulup tasavvufî hikmetlerle kemâle ermiş olan dervişlerin rûhudur.
Sayfa 132 - Yüzakı YayıncılıkKitabı okudu
Bir mü'minin hayatında, mutlaka onun gününü ihyâ edecek, İslâm'ı yaşamak ve yaşatmak gayesine hizmet eden kıymetli faaliyetler olmalıdır.
Peygamberimiz ashabına sorardı:
"Bugün bir yetim başı okşadınız mı?"
"Bugün bir hasta ziyaretinde bulundunuz mu?"
"Bugün bir aç doyurdunuz mu?"
"Bugün bir cenaze teşyiinde bulundunuz mu?" (Bkz. Müslim, Fedâilu's-Sahâbe, 12)
Sayfa 120 - Yüzakı YayıncılıkKitabı okudu
... Ebu'l-Hasen Harakânî Hazretleri şöyle buyurur:
"İki kişinin dinde çıkardığı fitneyi şeytan bile çıkaramaz:
1. Dünya hırsına kapılmış âlim.
2. İlimden mahrum ham sofu.
Sayfa 93 - Yüzakı YayıncılıkKitabı okudu