Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

e

Eğlence-Mizah Felsefe-Düşünce

Göründüğü kadarıyla, ne kadar iyi veya ne kötü olursa olsun, bu dünyada kısa süreliğine bulunuyoruz. Ama neye kıyasla? Sınırsız sayıda yıla göre mi?
Sayfa 17 - Aylak KitapKitabı okudu
Felsefede Sonsuz Gerileme
Dımıtrı: Dünyayı atlas taşıyorsa, Atlas'ı ne taşıyor? Tasso: Kaplumbağa Dımıtrı: İyi de, kaplumbağa neyin üstünde duruyor peki? Tasso: Bir diğer kaplumbağanın. Dımıtrı: Peki, o kaplumbağa neyin üstünde? Tasso: Sevgili Dımıtrı, ondan sonrası ta dibine kadar hep kaplumbağa işte. Bu kadim Yunan diyalog parçası, felsefede sonsuz gerileme denilen kavramı ne güzel örnekliyor. Yaşamın, evrenin, uzay ve zamanın, en önemlisi de bir Yaratıcının ilk nedenini sorduğumuzda kendimizi birdenbire sonsuz bir sürecin içinde buluruz. Sorunun mantığına göre, Yaratıcıyı da bir şey yaratmış olmalıdır, bu neden zincirini ne yaratıcı durdurabilir ne de kaplumbağa. Her son yaratıcının başka bir yaratıcı, her son kaplumbağanın gerisinde başka bir kaplumbağa bulunur. Aşağı ya da isterseniz yukarı doğru birbiri ardına hiç durmadan Yaratıcılar /ya da kaplumbağalar) sıralanır. İşte bu sonsuz gerilemedir. Bu sonsuz gerilemenin sizi içine soktuğu yolda çaresizce kalakaldıysanız belki de creatio ec nihilo -hiçlikten yaratılış- anlayışına, yada biraz farklı bir bağlamda söylenmiş olsa da John Lennon'un şu öğretisine sığınabilirsiniz: ''Elvisten önce hiç bir şey yoktu.''
Sayfa 1 - Aylak KitapKitabı okudu
Reklam
Dımıtrı: Son zamanlarda canımı sıkan bir konu var, Tasso. Tasso: Neymiş Dımıtrı: Tüm bunların anlamı ne? Tasso: Tüm bunlar derken Dımıtrı: İşte... Yaşam, ölüm, aşk. Şu aşurenin içine koyulabilen ne varsa. Tasso: Bunların bir anlamı olduğunu da nereden çıkardın? Dımıtrı: E, olmalı çünkü. Yoksa yaşam şey olurdu. Tasso: Ne? Dımıtrı: Ben iki tek atayım. Evrenin bir amacı var mıdır? Aristoteles'e göre her şeyin bir Telos'u, ulaşması gereken içsel bir ereği vardır. Bir meşe palamudunun telosu meşe ağacıdır. Meşe palamudunun ''ereği'' budur. Kuşların, arıların erekleri vardır. Kuru fasulyenin bile. Gerçekliğin yapısının bir parçasıdır bu. Biraz soyut mu geldi söylediklerimiz? Öyleyse Bayan Goldstein'ın yardımıyla telos kavramını göklerden yere indirelim. ''Bayan Goldstein iki torunuyla gezmeye çıkar. Yolda karşılaştığı bir arkadaşı laf arasında çocukların yaşını sorar. Bayan Goldstein hemen yanıtı yapıştırır. ''Doktor beş, avukat yedi yaşında.''
Sayfa 7 - Aylak KitapKitabı okudu
KANT'IN SAATİ
Kant saf akla, bilgi sorunlarını çözmede kişisel deneyimin gerekliliğine pek az yer bırakacak denli fazla önem vermiştir. Buna uygun bir tavırla davranıp memleketi Königsberg'den hiç ayrılmamış ve her akşam yemeğinden sonra yürüyüşe çıkmak gibi son derece düzenli alışkanlıklarıyla birlikte yapayalnız bir yaşam sürmüştür. Köinsberglilerin
Sayfa 70 - Aylak KitapKitabı okudu
Monte Carlo Yanılgısı
Kumarbazlar Monte Carlo Yanılgısı'nı hemen tanıyacaktır. Bazıları bunun bir yanılgı oluşuna şaşacaktır çünkü onlar buna daha çok Monte Carlo Stratejisi muamelesi yapıyorlardır. Oysa tüm krupiyeler bu yanılgıya bel bağlar. Yarısı kırmızı, yarısı siyah oluklu bir rulette kırmızısının gelme şansı yüzde elli olduğunu biliyoruz. Ruleti çok fazla sayıda mesela 100 defa döndürürsek ve ortada herhangi bir dümen yoksa ortalama 500 defa kırmızı gelmesi gerekir. Hal böyleyken, eğer altı dönüşün altısında birden siyah gelirse olasılıklar lehimize der ve yedinci turda paramızı kırmızıya koyarız. Çünkü ''sıra kesinlikle'' kırmızıdadır, değil mi? Değil. Değil çünkü ruletin kırmızıda durma olasılığı, önceki altısındaki gibi yedinci dönüşünde de yüzde ellidir ve bu, art arda kaç defa siyah gelirse gelsin değişmeyecektir.
Sayfa 41 - Aylak KitapKitabı okudu
Çelişmezlik Yasası
İzak ve Samuel hahamın karşısına çıkarlar. İzak, ''Haham Efendi'' der. ''Samuel her gün koyunları toprağımdan geçiriyor ve ekinlerim mahvoluyor. Toprak bana ait. Adalet istiyorum. Haksızlık bu.'' Haham. ''Haklısın'' der. Ama aynı anda Samuel, ''Ama Haham Efendi'' der. ''Koyunlarımın gölden su içmesi için onun toprağından geçmekten başka çareleri yok. Susuzluktan ölsün mü zavallılar. Hem asırlardı her çoban, koyunlarını sulamak için su kaynağına giden araziden geçme hakkına sahiptir. Benin de koyunlarım olduğuna göre ben de bu hakka sahibim. Haham, ''Haklısın'' der. O sırada odaya girmiş ve etrafı toparlarken konuşmalara kulak vermiş olan karısı hahama, ''iyi de'' der, ''ikisi birden haklı olamaz.'' Haham eşine döner, ''Sende haklısın'' der. Karısı hahama Aristoteles'in Çelişmezlik Yasası'nı çiğnediğini bildirmektedir. Aslında bu yasanın ihlali bir haham için komşunun kızına göz dikmek kadar ağır olmasa da yine de az şey değildir. Çelişmezlik yasası, bir niteliğin bir şeye aynı anda hem ait olmasının hem de ait olmamasının olanaksız olduğunu söyler.
Sayfa 28 - Aylak KitapKitabı okudu
Reklam
İşte size bu kez ''iki sonuç benzerse nedenleri de benzer olmalıdır '' ilkesine göre işleyen Anolojiye Dayalı Kanıtlamaya dair bir felsefespri örneği: Doksan yaşında bir adam doktora gider. ve ''Doktor'' der. ''On sekiz yaşındaki karım hamile.'' Doktor, ''Size bir öykü anlatayım'' der. ''Adamın birisi ava gitmiş ama yanına tüfeğini alacağına dalgınlıkla şemsiyesini almış. Birden bir ayı saldırınca adam can havliyle şemsiyesini doğrultmuş, ateş etmiş ve ayıyı vuruvermiş.'' ''Ama imkansız bu doktor'' der yaşlı adam. ''Mutlaka başkası vurmuştur.'' Doktor gülümser: ''Beden onu diyordun.''
Sayfa 3 - Aylak KitapKitabı okudu
Fıkra ve esprilerin kuruluşu ve etkisiyle felsefi kavramların kuruluşu ve etkisi aynı malzemelere dayanır. İkisi de aynı şekilde aklımızı gıdıklar. Bu yüzden ikisi de aynı itkiyle hareket ederler, olayları algılama tarzımızda karşılıklı yaratarak bizi şaşırtma, dünyalarımızı altüst etme, hayatın saklı, sıklıkla huzur kaçırıcı gerçeklerini bulup çıkarma. Filozofun içgörü dediği şeyle fıkracının ''zınk'' diye oturttuğu esprisi aynıdır. Örneğin şu çok bilinen şakaya bakalım. İlk bakışta budalaca görünebilir, ama biraz yakından bakıldığında bu şaka İngiliz deneyci felsefenin kalbindeki soruyu açığa çıkarır. Dünya hakkında ne tür bilgiye bel bağlayabiliriz? Morty eve geldiğinde en yakın dostu Lou'yu yatakta karısıyla yakalar. Daha Morty bir şey demeye kalmadan Lou yataktan fırlar ve ''Bir şey söylemeden önce cevap ver eski dostum'' der, ''bana mı inanacaksın gördüklerine mi?'' Burada Lou duygusal deneyimin üstünlüğüne meydan okuyarak şu sorularla bizi karşı karşıya bırakıyor. Hangi veriler kesindir ve niçin? Dünya hakkında bilgi toplamının bir yoluna (mesela görmeye) diğerinden (mesela Lou'nun anlatacağına inanmaya) daha mı fazla güvenmek gerekir?
Sayfa 2 - Aylak KitapKitabı okudu
Geri116
168 öğeden 161 ile 168 arasındakiler gösteriliyor.