Fyodor Dostoyevski
Romanın əvvəlində böyük ümidlər verən “atalar və oğullar” sualı gedişatda özlüyündən həll olur, problemin oğullarda buraxdığı izlər və ataların etdikləri/etmədikləri hərəkətləri üçün səbəbləri araşdırılmır və yeganə maraqlı bu iki obrazın bütün növbəti süjet xətti ərzində inkişafı yazıçının o qədər də ustalıqla qələmə almadığı
Kerime Nadir 'in. Çocukluğumda Yeşilçam filmlerini izlemeyi çok sever, senaryonun onun kitaplarından uyarlandığını duydukça da okumaya hep heves ederdim de sanırım yanlış bir kitabı ile başladım okumaya. Çünkü bu Yeşilçam filminden ziyade bir nevi fox tv hatta Netflix dizisi kıvamındaydı.
Konuya gelirsek; (spoil içerecektir) kitabımızın baş kahramanı yazar Oğuz Albatros bir otele giderken başlıyor hikâye. Yurtdışındaki futbolcu oğlu Mete telgraf çekmiş, bana ben evlendim karım da bu otelde ben gelene kadar git sahip çık demiş. Çok güzel sahip çıkıyor kayınpeder evet. Ilk tanışmalarının nasıl olduğunu bilseniz yok artık dersiniz zaten. Işler çok karışık kim kime aşık kimin babası kim sürpriz üzerine sürprizlerle dolu... Uzun lafın kısası ne yazık ki hiç beğenmedim, edebî tarafı olmadığı için okunması kolay, dili hafif... Ve yazarının severek izlediğim diğer senaryolarının hatırına bu puanı verebildim.
Zambaklar AçarkenKerime Nadir · İnkılap ve Aka Basımevi · 197693 okunma
“Mutluluğun zevk diye anılan duygudan farkı, temelinde erdemin yatıyor olmasıdır ve erdem de aklın ürünü olduğundan, istikrarlı bir etki yaratabilecek kapasiteye sahiptir.”
.
.
Uzun soluklu okunmalarım arasına aldığım, iyi ki de almışım, dediğim tam okuyamamak döngüsüne girecekken bir soluklanma olan bir kitap oldu benim için. Yazarın kalemiyle ilk defa tanıştım genellikle gotik türde eserler vermiş olan Ann Radcliffe in anlatamı akıcı, merak uyandırıcı, dili sade ve anlaşılırdı. Korku- gerilim türünde bir dizi izliyormuşcasına sayfalarını çevirdiğim kitapta yer yer Kore- Hint dizilerine bağlamadı da değil hani. Ama benim için keyif verici bir okumaydı.
.
.
Konusundan kısaca bahsedecek olursak babaları Mazzini markisi bir despot olarak annelerinin ölümünün ardından kızları Emalia ve Julia yı Mürebbiyeleri ve bir kaç hizmetkarla Mazzini şatosunda bırakarak, kendisi oğlu ve aşkından deli olduğu yeni karısıyla Napoli ye gider. Şatoda mürebbiye Madam Menondan adab-ı muaşeret ve sanat dersleri alan kızlarının hayatı ise emektar hizmetkârlarının vefat etmesi üzerine şatoya dönen babalarının ani gelişiyle değişmeye başlar. Sonrasında yaşananlar tüm kitabın tansiyonunu tuttuğu için anlatmayayım. Ama çok sıkılıp bunaldıysanız, okuyamıyorum artık diyorsanız kesinlikle bir şans verin derim.
.
Şimdiden keyifli okumalar
Hüseyin Rahmi'nin en sürükleyici romanlarından biridir diyebilirim. Şadan'ın çapkınlıklarının ve iç hesaplaşmalarının insanlarda büyük bir etki bırakacağını düşünüyorum. Gerçekten insanın Şeytanının yine insan olduğuna inanıyorsunuz. Şadan ve köşk entrikaları için mutlaka okumalısınız:)