Başkalarınım oynadığı oyunları işitemediğim bir köşeye koydular beni. Acı bir alayla elime tutuşturulan oyuncağın kırıldığını hissediyorum ellerimde.
Başkalarıyla yaşamak benim için bir işkence.
Bütün başkaları benim içimde. Onlardan uzaktayken bile onlarla birlikte yaşamak zorundayım. Tek başımayken kalabalıklar sarıyor etrafımı. Nereye kaçacağımı bilmiyorum; kendime kaçmaktan başka.
Etrafımdaki hiç kimsede, benim içimdeki duyarlılığın, özlem ve ihtirasların, derin tinsel varlığımın temelini ve özünü oluşturan her şeyin ritmiyle çarpan bir tutum bulamıyorum hayat karşısında.
Utangacın tekiyim ben, bahtsızlıklarımdan söz etmeyi sevmem. Yakın bir dostum olmasıdır idealim; uyanıkken gördüğüm bir düşüm bu benim, ama asla olmayacak böyle biri.