~•~
Darwin, insan türünü gereğinden fazla alelâdeleştirdi. Nietzsche de gereğinden fazla soyut bir ülküyle onu ürküttü. Schopenhauer de gerçek olanı, gerçekleşecek olanın gölgesi saydı. Tersine çevrilmiş bir Darwin oldu yani böylece. Felsefe caddesinde, Darwin ve Schopenhauer itişe kakışa ilerlerken, önlerinde, ıstırap buğuları içinde en ötede ilerleyen ve kendi sesinin yankısında çıldıran bir hayal görüldü: O, kendi ürküttüğü cinlerin ve devlerin kamçıları altında ecel terleri döken filozof Nietzsche idi.
~•~
~•~
Filozof hep aşırılıklarla ortaya çıkar ve yine hep aşırılığı yüzünden yıkılır. Filozof, somutun bir unsurunu gereğinden fazla soyutlaştırır ve onu reelin üstüne yaymak ister.
Ama bu soyut geriliş bir yerinden delinir ve altından reel olanın bir kabarcığı zarın üstüne çıkar.
Bu kabarcık giderek bir yanardağ akıntısı, bir krater patlaması gibi yayılır ve filozofun soyut zarı lâvların keskin yakıcılığı altında parça parça olur ve sonunda eriyerek yeni bulamacın içinde göze görünmez yeni bir sentezin hamuruna karışır.
~•~
..son nefesinde son arzusunu ona fısıldamıştır. Gömülmek istemiştir, toprağa, yüzükoyun.
"Ne tuhaf fikir!" diye bağırır Oneskritos: "Niye toprağa yüzükoyun?"
"Çünkü ona göre," der Kseniades, "aşağıda olan ne varsa bir gün yukarıya çıkacaktır."
"Yani hiçbir şeyin yok mu senin?" diye sorar Androsthenes.
"Var var, kendim var! Kendim benimdir. Bu harmaniden başka pek bir şey yok... Ondan kurtulamıyorum. Ama onu da kaldırıp atmak isterdim.
«Моя кочевая жизнь предполагает, что я могу иметь только один костюм. Так что, когда я снимаю его, я стараюсь позаботиться о том, чтобы ему было удобно».
Hıristiyan filozoflar emperyalizmi, savaşı, kapitalist sistemi, işkencenin kullanımını, basının sansürlenmesini ve Roma’nın tiranlıgından Cenova ve New England tiranlıklarına kadar kiliseye ait her tür tiranlığı haklı göstermekte zorluk çekmemişlerdi. Tüm bu örneklerde, dünyanın anlamının yukarıda belirttiğim haksızlıklarla -elbette ilgili filozofların şahsi ya da hizipsel çıkarlarına hizmet etmek için vuku bulmuş haksızlıklar- uyumlu ya da gerçekte en eksiksiz biçimde bunlar tarafından ifade edilen bir şey olduğunu göstermişlerdi.
Arthur Scopenhauer
Hakikat, onu arzu etmeyenin boğazına sarılan bir fahişe değildir. Hatta o kadar çekingen bir güzeldir ki, onun için her şeyini feda etmiş olan bile onun lütufundan emin olamaz.
Friederich Nietzsche
Başından sonuna kadar içinde yaşadığım zamanın erdemlerini ameliyat masasına yatırmaya çalıştım.