. . .
Eğer maşuktan aşığa bir muhabbet olmayacaksa, olmamışsa, aşığın maşuğuna duyduğu muhabbet, onun vuslatına sebep olmaz, onunla vuslat gerçekleşmez.
"Hakiki aşkta aşık kim, maşuk kim, aşk neyin nesi hâlâ tarif edilebiliyorsa orda aşk yoktur."
"Aşk odu evvel düşer ma’şûka andan âşıka.
Şem’i gör ki yanmadan yandırmadı pervâneyi”
"Öyle ser-mestem ki idrâk etmezem dünyâ nedir;
Ben kimim, sâki olan kimdir, mey ü sahbâ nedir?
Gerçi cânândan dil-i şeydâ için kâm isterem
Sorsa canân bilmezem kâm-ı dil-i şeydâ nedir." (Fuzûlî)
Gönül öyle bir sırdır ki, Allahu Teâlâ:
"Yerlere göklere sığmadım, mü'min kulumun gönlüne sığdım." buyurdu.
"Gönlü bilen, O'nu bulur. Gönlü bulan, O'nu bilir." (Şahı Nakşibend Hazretleri)
youtu.be/ALx8ZCpvB0U
Ey sevgili;
Heyben acıyla dolar da nefes alamazsan gel. Huzur bulacağın kıyılarım senindir. Umutların solar kurur da su bulamazsan beraber sulayalım, gözyaşlarım senindir. Kanadın kırılır da maviye uçamazsan, ne güne duruyor al, kanatlarım senindir.
Kul önce, mutlak bir yokluğa geçip fena bulur. Hemen her türlü maddi kirlerden, dünya ve âhiret bulaşıklarından kurtulur؛ arınır. Sonra, kendisi Rabbani bir varlığa erişir. Yüce Hakka bağlı geniş gönüllü bir kimse olur.