Derler ya, insan asla doymak bilmez diye, yüzünü verseniz ille de astarını ister diye.Bu sözler insanı kınama amacıyla söylenir, oysa insan soyunun en büyük yeteneklerinden biri, onun elindekiyle yetinen hayvanlardan üstün kılan bir yetenektir bu.
Bir şeyi çok fazla istemek iyi değildir. Bazen şans ters dönebilir yoksa. Ayarında isterneyi
bilmeli kişi, Tanrı ile ya da tanrılarla iyi geçinmenin yolunu bulmalı.
Bu istiridyelerin başına her an bir kaza gelebilirdi, kas büklümleri arasına kaçan bir kum tanesi, etlerine öylesine batabilirdi ki et, kendini korumak amacıyla kum tanesinin üstünü pürüzsüz bir tutkal tabakasıyla kaplayabilirdi. Ama bu işlem bir kere başladı mı, sonu kolay kolay gelmezdi, yabancı gövde bir gelgitle kopup gidene kadar ya da istiridye tükenene kadar sürerdi, insanlar, yüzyıllardır dalmış, deniz diplerinden istiridyeler sökmüş, içlerini açarak bu tür tutkalla kaplı kum tanecikleri aramışlardı.
Her şerde bir hayır, her hayırda bir şer vardır. Kitabın ana konusu bu olabilir bence. Fakirliğin, yokluğun , acının içersinde umut olan inci. Ve incini getirdiği acı zulüm ve ölüm. John Steinbeck'in toplumun acısını yine akıcı ve ustaca anlattığı yapıtı. Okunmaya değer güzel bir eser.
İnciJohn Steinbeck · Sel Yayıncılık · 202337,7bin okunma
Dünyanın en büyük incisine sahip olmak mı?
Evet Kino dünyanın en büyük incisine sahipti.Bu inci ona her ne kadar hayaller kurdursa da beraberinde kötülükler de getirecekti. Yazar; sınıfsal farklılıkları,insan benliğinin olaylara karşı olan değişimini,para hırsını,aç gözlülüğü çok iyi bir şekilde anlatmış.Kesinlikle öneririm, bir çırpıda okuyup bitireceğiniz;bitirdikten sonra da bir süre duvarla bakışıp üzerine düşünebileceğiniz bir kitaptı.