Arkadaşlar size beş parçadan oluşan kitaplığımı göstermek istedim. Küçücük bir çalışma odası burası. O yüzden her şey tıkış tıkış. Birinci, üçüncü ve dördüncü fotoğraflarda kanepe ve masa kestiği için alt raflar görünmüyor ya da yarım görünüyor. Başka bir odada böyle bir parça kitaplık daha var. Onda genellikle edebiyat dergilerim yer alıyor.
Bilmem kaç yaşına gelmişim, hala kitap sipariş ettiğimde her gün takip numarasından izliyorum "Acaba kitaplarım şu an nerede?" diye. Açarken heyecandan içim kıpır kıpır oluyor. Sanki yıllarca bisiklet beklemiş bir çocuğun bisiklete kavuşma heyecanı gibi.
Hele ki kitaplar hediyeyse kargo ambalajını bile saklıyorum, bununla kitaplarım geldi diye.
Dostoyevski'ye göre dünyanın en zor hissi kendini ait hissetmediğin bir yerde bulunma zorunluluğuymuş.
Doğallığını kaybetmiş sokaklar, caddeler...
Yüzleri gülmeyen, kaba saba insanlar...
Yüksek yüksek, ruhsuz binalar...