Yavru Ceylan ile tanıyıp çok sevdiğim yazarın okuduğum ikinci kitabı. Önce bunu okusam peşinden yeniden bir Szabo okumak istemezdim sanırım, biraz daha zayıf kalmış. Szabo okurken hissettiğim duyguyu bu kitapla birlikte hüzün olarak tanımladım.
Başında yine kim kimdi, ne okuyoruz karmaşasıyla başlıyoruz okumaya. Hatta ufak bir kağıda karakterleri ve aralarındaki bağı not ettim. Savaşın çirkin yüzünü yine duygu sömürüsü yapmadan gösteriyor. Savaşın aldıklarını, değiştirdiklerini çok sıradan çok günlük detaylarla gösteriyor bize. Hatta belki biraz çocukların gözünden...
Çok ağır bir kitap bu arada neden bilmiyorum okuması kolay olmadı. Sonlara doğru da konu tamamen dağıldı özellikle son bölümü hiç anlayamadım. Top oynayan çocuklar, Balint ile kahve içen Henriett, kitabın sonundaki minik kız... bunlar metaforsa bilen aydınlatsın.
Bir de sanırım Blanka'dan daha fazla söz etsin istedim kitabın sonuna geldiğimizde.
Kendi ülkesinin tarihini ve ülkesini harika anlatan bir yazar Szabo, kalkıp Budapeşte'yi gezmek, Tuna nehrini izlemek istedim okurken.
Iza'nın Şarkısı ve Kapı ile Szabo okumalarına devam etmeyi düşünüyorum.
Katalin SokağıMagda Szabo · Yapı Kredi Yayınları · 2022433 okunma
Eğer bundan on yıl öncesinde soylu beyler bu halkı kendi ülkelerinde evsiz barksız bırakmasalardı, belki şimdi kendileri de yersiz yurtsuz kalmamış olurlardı...
Sayfa 157 - Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Birinci Baskı 2004 [ISBN: 975-17-3138-0]Kitabı okudu
Tanrı kahkaha atamaz. Yerinde olmak istemezdim. Lakin her şeyi bilir, her zaman her şeyi. Bunu düşününce de yerinde olmak istemeyeceğim geliyor aklıma. Bunu çok kez düşünüyorum. İnsan olmak Tanrı olmaktan iyi.