İnsan parmaklarının ucuyla dokunduğu bozukluk parayı dışarı çıkarmak için ceketinin astarını nasıl açarsa bende belleğimi öyle açtım. Elde kalan son para olduğu için birden kıymetlenen bozukluklar..
Farketmeyen bir biçimde haklı olacak, haklı olmak isteyecekti, biraz da zafer kazanmış olacaktı ve ben, haklı olan ve zafer kazanan insanlardan, gerçekten haklı oldukları anlaşılır anlaşılmaz hep nefret etmişimdir.
Korku vardı içimde, ama başka biri onun farkına varır da onu alıp götürür korkusu değildi bu, o korku yok olmuştu, çünkü artık onun yanından ayrılacak değildim, bugün de gelmekte olan günlerde de yanından ayrılmayacaktım, toplamı hayat demek olan bütün o günler boyunca yanından ayrılmayacaktım. Bu başka bir korkuydu, gelecek olan şeylerden duyulan korku.
Yanlışlıkla başka bir trene biner gibi ben de başka bir hayata atılmış olacaktım, öyle bir hayat ki, o sıralarda Hedwig' i tanımadan önce bana tamamen çekilebilir bir hayat gibi görünmüştü.
Fazıl Hüsnü Dağlarca 1971 yılında Nobel Edebiyat Ödülü için konuşulan 90 yazar arasında yer almış. 50 sene sonra açılan Nobel arşivleri, daha önce gün yüzüne çıkmamış yeni detayları ortaya çıkarttı.
Edebiyat dünyasının en prestijli ödülü olarak kabul edilen ve 1901 yılından beri düzenli olarak verilen Nobel Edebiyat Ödülü her yıl beraberinde çeşitli tartışmaları getirmekten eksik kalmıyor. Ancak işin bir de perde arkasındaki tartışmalar var. Nobel’e aday gösterilen isimler ve ödülü dağıtan İsveç Akademisi üyelerinin tartışma kayıtları 50 sene boyunca muhafaza ediliyor. Bu detaylar 50 yılın ardından kamuoyu ile paylaşılıyor.
2022 yılının başlamasıyla birlikte 1971’e ait belgeler de gün yüzüne çıkartıldı. Şilili yazar ve şair Pablo Neruda’nın Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazandığı 1971 yılı, Türk edebiyatından da önemli bir ismin yarıştığı bir dönem olarak tarihe geçmiş.
"öldü,işte o kadar,neden öldüğünü önemi yok,bir insanın neden öldüğünü sormak saçma bir davranış, ölüm nedeni zaman içinde unutulur, yanlızca o tek sözcük kalır,öldü."
Herşeyini bir anda kaybetmiş, sahip olduğu her şey elinden alınmış bir insandan geriye kalan şeyin tek başına, çırılçıplak - aciz fakat yenilmez bir şekilde - iki ayağının üstünde durmak ve bu dünyanın onu çevreleyen tüm zorbalarına meydan okumak olduğunu anlamıştı.