Nevrozlarda, bilincin ve ön bilincin seviyesine ulaşmayı başaran kuvvetlerle bilinç dışı evrede takılı kalmış kuvvetler arasında bir mücadele var. Bu nedenle bu çatışma bir sonuca ulaşamıyor; mücadele eden taraflar, herkesçe bilinen kutup ayısıyla balinanın örneğinde olduğu gibi karşı karşıya gelemiyor. İkisi aynı zeminde mücadele etmeye başladıkları an gerçek çözüme ulaşabilir. Ve terapinin tek görevinin bu buluşmayı mümkün hale getirmek olduğuna inanıyorum.
Duyguların biyolojik olarak iletildiği ve üç nesilin rahimde aynı biyolojik çevreyi paylaştığı bilgisiyle şu senaryoyu hayal edin: Annenizi doğurmadan bir ay önce anneanneniz, kocasının bir kazada öldüğünün kahredici haberini alıyor. Bir yandan bebeği için hazırlanırken bir yandan da kocasının yasını tutuyor. Anneanneniz, büyük olasılıkla duygularını, şimdi kızı ve torunuyla paylaştığı bedeninin içinde bastıracaktır.
Siz ve anneniz içinizde derinlerde bir yerde, üçünüzünde ortak olarak paylaştığı bu kederle ilgili bir şeyler biliyorsunuz.
Paylaşılan bu çevredeki stres, DNA'mızda bazı değişimlere neden olabilir.