Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Halil Korkmaz

ÜÇ KİTAP ÜÇ İNSAN
Nadirkitap.com'a bağlı sahaflar üzerinden kitap araştırırken gördüm Ulla Johansen’in "1950'li Yıllarda Türkiye'de Yörüklerin Yayla Hayatı" kitabını. 1927 doğumlu, Alman uyruklu Ulla Johansen, doktoradan sonra etnoloji alanında kariyer yapmaya karar verir. Türkiye’nin verdiği ve ancak üçüncü mevki tren biletine yetecek
Reklam
Belki de hayatı çok da ciddiye almamak, bazen de hayata kamyon arkası yazılarından bakmak gerekiyor.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
AKASYA (Acacia)
Ankara - Sincan Pınabaşı koşu yolu. 750M. Çekim Nisan. Genellikle ağaç, ağaççık veya çalı halinde olan akasyanın doğal türlerine tropik bölgelerde, özellikle de Avustralya, Amerika, Güney Afrika ve benzeri yerlerde rastlanır. 500 kadar türü vardır. Hızlı gelişmeleri nedeniyle ağaçlandırmada, özellikle doğal yetişme ortamları dışında ılıman iklimlere sahip olan yerlerde, örneğin Akdeniz çevresinde kumulların durdurulmasında ve şehirlerde süs bitkisi olarak yaygın bir şekilde kullanılımaktadır. Türkiye’de hiçbir doğal taksonu yoktur. Ülkemize ithalat yoluyla getirilen ve yaygın olarak bulunan türleri ise, Acacia saligna (Kıbrıs akasyası), Acacia dealbata (gümüşi akasya) ve Acacia farnesiana (amber akasyası) şeklinde sıralanabilir. Binlerce yıllık doğal seçilim yoluyla Anadolu'nun her yerine uyumlu başta meşe ve ardıç gibi sayısız yerli tür dururken, 100, 300, bin yıl sonra ülkemize getiri ve götürüsü ne olacağı belli olmayan türlerin böyle yaygın olarak kullanılması elbette çok üzücü. Ve bu türlerin ülkemize getirilmesi ise çok basit ama önemli bir sebebe dayanıyor. Nasıl ki, ülke tarım ve hayvancılığı kasıtlı olarak yok edilip bir kaç kişiyi et ithalatı yoluyla zengin ediyorsak, sanki ülkemizin doğal türleri yokmuş gibi Afrika'dan, Avustralya'dan akasya ve diğer fidan ithalatı da devlet / milet kesesinden gizli ortakları zengin etmek için yapılmaktadır.
Onuncu Köy
Topladım valizi, sordum adresi Bilen var mı, onuncu köy neresi? Gitsem satın alsam, kaça metresi Bilen var mı, onuncu köy neresi? İnsan bu sürüde kaybolur yiter İnsanlar tanıdım insandan beter Burası son köydür, kaldığım yeter
Reklam
BENDEN BİLİR
Etmeyin evladım, ananız hasta, Tuzlu tuzsuz demez yer, benden bilir Tereyağı karışık, yediği pasta, Babanız getirdi der, benden bilir. Usandım çenenden, hazırım pese, Yıllardır alıştım hep aynı sese, Halıya kilime torun işese, Söylene söylene yur, benden bilir. Şunları unutmam ben bunu derken, Ben zaten kaçıyorum kör sabah derken, Dikkat edin yavrum, pilavı yerken, Kaşığı çatalı kırar, benden bilir. Günlük yüz hap içer çürüdü dalak, Doktordan raporlu, hasta yatalak, Bir gözü meleviş, biri katarakt Görmüyor dünyayı kör, benden bilir. Babası seyisti, gözü atta mı? Yoksa böyle ahlak her avratta mı? Bayram günü Bush öldürdü Saddamı, Bahse girerim ki sor, benden bilir. Kemal'im yalvardım hep vermez hancı, On çocuk doğurtur bendeki sancı, Avradın dine, Allah'a yok ki inancı, Başına iş gelse, bir benden bilir. Ali Kemal Yiğit
Dulkadiroğlu Beyliği'nin Kuruluşu
Dulkadiroğlu Beyliği'nin kurucusu Karacabey Bey, beyliğin kurulmasından önce Suriye'nin kuzeyinde toplanmış olan Türkmen aşiretlerinin reislerinden biridir. O, Anadolu'da Moğol baskısının sona ermesi ile başında bulunduğu Türkmen birlikleriyle bazen Memlük emirlerine tabi olarak bazen de kendi isteğiyle Suriye'nin kuzeyinden Çukurova çevresine akınlar yapmaktaydı. Zeyneddin Karacabey'in Kilikya Ermenileri üzerine yaptığı akınlardan elde ettiği bol ganimetle Elbistan'a dönerken gücüne güç katmıştır. Bölgenin hakimi Eratna Beyliği'nden Elbistan'ı almasıyla Karaca Bey, Dulkadirli Beyliği'ni (1337) kurdu. Memlüklerin Anadolu'da yayılma sahasında yahut da tampon bölgede ilk kurulan beylik Dulkadirli Beyliği olmuştur. (Sayfa-77)
Erguvanlar....
Bir zamanlar erguvan ve rengi imparatorların rengi ve çiçeğiymiş. Ve Bizans İparatoru ile ailesi dışında hiç kimse erguvan rengi giyemezmiş.
Reklam
Hindiba
Her mevsim vardır onlar ama şimdi en güzel oldukları mevsimdir.
359 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.