"Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür
gümbür bir telaş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne
güzel, düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!"
kırlardan geliyorlar ellerinde sümbülteber
elbette kırlardan kırlardan gelecekler
başka türlü nasıl güzelleşir bu akşamüstleri
söyleyin nasıl dayanılır dükkânlara depolara
bu katran kokusu başka türlü nasıl geçer
...
O her zaman kafasındaki düşüncelerle gizli bir yaşam sürmüş olduğunu anımsadı. Bu düşünceleri paylaşabilecek ve onu anlayabilecek yetenekte ne bir kadın ne de bir erkek bulamamıştı. Denediği zamanlar olmuştu ama yalnızca dinleyenlerin kafası karışmıştı.
Seni bir boşluğa attım
gövdemi başka gövdeler bilmeyecek artık
boşluk sesi ol...
hoşluk sesi ol...
sonra dönüp üz beni.
*
Yüzüm yüzünü terk edeli kıştı.
Yeni yeni kıştı.
“yerini yitiren kişi,
yola çıkmak zorundadır.
yola çıkan kişi, yeni bir yer arıyordur.
-ama yola hep bir (eski) yerden çıkıldığınıda unutmaz:
her varılan yerin de (yeniden) bir yola çıkış yeri olabileceğini..”
Ne zaman biri gömülse şunu düşündüm ve anlamadım hep. Yeri eşiyorsun, toprağı çıkartıyorsun, sonra o toprağı geri koyamıyorsun yerine. Dümdüz yer, ölüyü gömdükten sonra oluyor kocaman tepe. Çekmeceler de sandıklar da öyle. Az önce boşalttığını bir daha sığdıramıyorsun aynı yere.
Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.
Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı.
Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telâşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi.
Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vakit olmadı
Söküp atmalıyım bu duyguyu içimden. Doğru da değil. Anlatamadığım bir "şey" yüzünden kimseyi suçlayamam. İçimdeki düzenle ilgiliydi huzursuzluğum. Dışımdaki düzenle bir ilgisi yoktu.