İnsan, bilhassa kadın erkek münasebetleri o kadar karmakarışık ve arzularımız, hislerimiz o kadar anlaşılmaz ve bulanık ki hiç kimse ne yaptığını bilmiyor ve akıntıya kapılıp gidiyor.
Yaşamak, tabiatın en küçük kımıldanışlarını sezerek, hayatın sarsılmaz bir mantık ile akıp gidişini seyrederek yaşamak; herkesten daha çok daha kuvvetli yaşadığını, bir ana bir ömür kadar çok hayat doldurduğunu bilerek yaşamak..
“Nedense hayatta bir müddet beraber yürüdüğümüz insanların başına bir felaket geldiğini, herhangi bir sıkıntıya düştüklerini görünce bu belaları kendi başımızdan savmış gibi bir ferahlık duyar ve o zavallılara sanki bize de gelebilecek belaları kendi üstlerine çektikleri için alaka ve merhamet göstermek isteriz.”
Sokullu Mehmet Paşa’nın emriyle Vişegrad şehrinde zorluklar ve büyük uğraşlar sonucu yapılan eşsiz güzellikteki bir köprünün ömrü boyunca şahit olduğu hayat hikayeleri anlatılmaktadır. Kitap; farklı milletlerin ve dinlerin bir arada yaşaması, işgaller sonucu değişen yaşam koşulları,
doğal afetlerle mücadele, hırslar, tutkular ve aşk hikayeleri gibi birçok farklı yaşanmışlıkları konu edinmiştir. Ayrıca Balkanların tarihi ve Osmanlı Devleti yönetimi ile ilgili de fikir sahibi olma açısından faydalı bir eser olarak yorumluyorum.
Fakat olayların ve olayı yaşayan kişilerin farklılığından kaynaklanan isim bolluğu biraz karmaşıklığa yol açabiliyor.