Boyu bir kavak ağacı kadar uzun, siyah saçları birbirine karışmış, üst kısmı sıkı, alt tarafı epeyce geniş ve ayakkabılarını kapatan pejmürde bir pardesü giymiş olan adam, gece yarısı, kütüphaneci karı koca Mary ile jason' un evinin kapısını çalar...O saatte beşinci uykusunda olan evin hizmetçisi asık suratla kapıyı açar....
_ patladı patladı bom bom!!
_ gece gece ne diyorsun sen be deli !
Mayıs
Kütüphaneci karı koca Jason ile Mary'nin 3 aylık torunları Nikita'nın geçirdiği ateşli havale onun beynini etkilemiştir ve doktorlar tarafından bunun zekasını olumsuz yönde etkileyeceği düşünülmektedir...
_Jason bebek de annesi gibi mi olacak?
_ Kızımızın durumu farklı ileri derecede bir zeka geriliği var onda Mary tatlım
Nikita'nın beyninde hafif bir hasar oluşmuş....
_ Dilerim dediğin gibi olur canım...
mayıs
Ne vakit hoşumuza gitmeyen şeyler olsa, kendimizi avuturuz: Bu yolu ben seçtim, yapacak bir şey yoktu, hayırlısı böyleymiş. Ne tuhaf.
Yerdeniz Büyücüsü 'nü hatırlayın: "Bütün hayatımızı, aslında yapmaktan başka çaremiz olmayan şeyleri rızamızla seçmeyi öğrenmekle geçiriyoruz." Her daim bir çare vardır sevgili okur. Dün de geç değildi, bugün
Kasaba karakolu, şehir merkezinden çağırdıkları destek polis ekipleriyle birlikte, Mütahitin evine saldırıda bulunan büyük kalabalığı dağıtmaya çalışır. Evin sahibi de işinden çıkıp yakınlarda bir yerde arabasının içinden olanları endişe içinde izler.
Kütüphaneci karı koca Mary ve Jason'un evleri Mütahitin evinin tam karşısındadır ve onlar da bu saldırıya pencerelerinden şaşkınlıkla bakarlar... mayıs