Yoksa siz, sizden öncekilerin başına gelenler, sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Peygamber ve onunla beraber mü’minler, “Allah’ın yardımı ne zaman?” diyecek kadar darlığa ve zorluğa uğramışlar ve sarsılmışlardı. İyi bilin ki, Allah’ın yardımı pek yakındır.
(Bakara S/214)
Namaz öncesi alınan abdest, insanın aslî sağlığına dönüşünü sembolize eder; Allah'ın tecellisini karartabilecek şeylerin hepsini böylece insan üzerinden atarak O'nun en passız aynası haline dönüşür.
Ebü Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Rasülullah sallallahu aleyhi ve sellem:
"Kaybeden, kimdir, biliyor musunuz?" diye sordu. Ashab:
- Bizim aramızda kaybeden, parası ve malı olmayan kimsedir, dediler. Rasülullah sallallahu aleyhi ve sellem:
"Şüphesiz ki ümmetimin kaybeden, kıyamet günü namaz, oruç ve zekat sevabıyla gelip, fakat şuna sövüp, buna zina isnad ve iftirası yapıp, şunun malını yiyip, bunun kanını döküp, şunu dövüp, bu sebeple iyiliklerinin sevabı şuna buna verilen ve üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları kendisine yükletilip sonra da cehenneme atılan kimsedir" buyurdular.
(Müslim, Birr 59. Ayrıca bk. Tirmizî, Kıyamet 2)
İman körü körüne ve taklit üzere olmamalı, bilakis bilinç ve şuura dayanmalıdır. Onların imanını, çoğunlukla kof, amel yoksunu ve yok olucu nitelikteki avamsı teslimiyetlerden ve bağımlılıklardan ayıran işte bu özelliktir.