Ben bunu tek kitap zannederek okudum meğerse seriymiş, devam kitapları çıkmamış kaldım öyle.
Güzeldi, akıcıydı. Yazarın okuduğum ilk kitabıydı. Daha iyilerini okumuştum. Kitabın erkek ve kadın karakteri bipolardı. Birbirlerinden nefret ederlerken birden aşklarından ölür oldular. Bir kızıp bir seviyorlar böyle derinliği olmayan aşkları ya da sevgi gösterilerini sevmiyorum. Yine de Aryen güzel bir karakterdi. Ama Rena olmamıştı, kendi kendine havalara girip, sinirlendi falan. Sonlara doğru düzene oturdu karakterler. Evren, kurgu, olay akışı gerçekten güzeldi yazarın emeğine sağlık. Düşünülmüş bir fantastik örgü yaratmış bence. Türk yazarların bu girişimlerini destekliyorum. Yinede devam kitabı çok geç çıkarsa seriyi devam ettirmeyebilirim.
"İki lanet.
Bir kehanet.
Herkesin korktuğu bir hesaplaşma. Ve kaderden bile güçlü bir aşk.
Cehhennemin kral ve kraliçesine selam olsun!
Emilia, öğrendiği gerçekleri kabullenmeye çalışırken, bir yandan da Öfke’nin ona veremeyeceği tek şeye sahip olmak istemektedir: Kalbine…"
Bir serinin daha sonuna geldim. 2. kitabını okumamın üzerinden neredeyse 2 yıl geçti, çoğu şeyi unutmuştum ama kitabı okurken hatırladım. Fakat bu kadar süre geçtikten sonra okuyunca önceki heyecanı hissedemedim önceki kitabı baya heyecanla bitirmiştim oysa ki. Kötü değildi, sürükleyiciydi ve olması gerektiği gibi bitti. Öfke karakteri eksik kalmıştı, Emilia o kadar güçle çalım atıp durdu. Vittoria ile kanlı bıçaklıyken nasıl oldu da tekrar tatlı kardeşler oldular anlamadım. Geçişlerde eksiklikler vardı. Yazar bitirmek için uğraşmış belli. Bu seride en sevdiğim 7 kardeşin arasındaki iletişimdi, azda olsa beni eğlendirdiler. Yorumlanacak başka bir şey yok seriye başladıysanız çerezlik okunur fakat düşününce pek numarası yok.
Kaşlarımı kaldırıp uyarır bir ifadeyle Alaz'a baktım.
"Ama bu adamların karşısına hep tabularını yıkacak bir kız çıkar. "
Tebessüm etti. "Belki de çıkmıştır. "