‘ Müziğimi buyur edip sunuyordum kendisine, nefesimi sunuyor , düşüncelerimi ve kalbimin atışını sunuyordum, sabahleyin yollara düşmüş göçebe gezgin birinin erken saatlerin aydınlık mavisine, çayır çimenlerin duru parıltısına kendisini sunduğu gibi tıpkı, kendisine bir şey sorulmadan ama kendi kendisini yitirmeden.’