Bana, sen kimsin? Diye sordu. Duraksadım ve düşünmeye başladım. Ve düşündükçe anladım ki ben hiç kendimi düşünmemişim. Kalbim mesela ben onu hiç önemsememişim, unutmuşum kendimi, mutlu olmayı, nasıl mutlu olunur onu bile unutmuşum. Böyle yaşayamam daha fazla düşündükçe onu da anladım.
"Sana ne dememi tercih edersin?"
"İsmime ne dersin?"
"Evet, çok hoş bir isim," dedi. "Ama sana ünvan vermekten kendimi alamadım. Halkım için yaptığın onca fedakarlığı düşünürsek bundan daha da iyilerine layıksın."
Her konuşulan kelime bizi ele verir. Kabul edilebilir tek iletişim yolu yazılan kelimelerle olur çünkü bir kelime ruhlarımız arasında kurulan köprüdeki bir taş değil, yıldızlar arasında ışık huzmesidir.