içimi ne kadar acıtırsa acıtsın çok sevdiğim bir şeyi geride bırakmak bana hep çok korkunç bir şeymiş gibi geldi, sonra bir gün acının ayaklanıp beni olduğum yerden kazıyarak götürdüğünü hissettim.
Bazı vedalar mecburidir.
Bazı vedalar zaferdir.
Bastım kalbimin deklanşörüne
Bir fotoğraf çektim
Adı, mutluluk tablosu.
Çok kalabalığız, evvela
Büyüttüğümüz hayaller kucağımızda
İkimiz oturuyoruz ortada.
İçimde söylemek istediğim çok şey var. Çok büyük şeyler.
Bunları ifade etmenin yolunu bulamıyorum.
Bazen bana öyle geliyor ki bütün dünya, bütün hayat, her şey içimde duruyor ve sözcüsü olmam için feryat ediyor.
Hissediyorum ama anlatamıyorum.
Olur biter, geçer gider.
Ama canımı yaka yaka yutkunduğum şeyler var.
Olup bitmeyen,
Geçip gitmeyen.
Zaman zaman yine uykusuzluk çekiyorum ama, Çokta takılmıyorum artık bu uyku konusuna.
Uyuyunca geçmeyen şeylerin olduğunu anladığımdan
Bu yana.
"Yorgun musun?"
Bana sorulacak en yerinde soruydu. Evet, diye bağıran bir stadyum dolusu ses duydum içimde. Çok yorgundum. Herkesten çok, Sekiz yıldır uyumuyordum.