leydi spinoza

leydi spinoza
@leydispinoza
“Ama bütün mükemmel şeyler nâdirdir ve bir o kadar da zor bulunur.” Spinoza, Ethica [youtu.be/Uyl8zkTZfyM]
Metrenin tanımı içinde bütün bilim ve bilim tarihi yatıyor.
Sayfa 51 - Pdf
Reklam
İnsanlığın dünyayı ölçmeye ilk kalkıştığında; her şeyin merkezinde olduğunu düşündüğünü hayal etmek zor değil; çünkü bu bizim de hâlâ kafamızdan atmakta zorlandığımız bir fikir. Bunun için egoyu suçlayabilir ya da bunu dünyaya buradan, yan, "olduğum" yerden baktığımız gerçeğine verebiliriz ki bu ikinci seçenek benmerkezciliğin neden
Sayfa 49 - Pdf
Varolmak adına belki de varolmadığımızı sorgulayamayacak kadar çok çalışan bazılarımız için, dış dünya, uzamda ve zamanda sınırlı bizlerin üstüne bütün ağırlığıyla çöküyor.
Sayfa 47 - Pdf

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Şurası giderek daha aşikâr görünüyor ki biz hiçbir şeyin merkezinde değiliz; "biz" derken kastettiğimiz şeyin kapsamı epey bir artmadığı takdirde durum değişmeyecek gibi.
Sayfa 43 - Pdf
Güneş sisteminin Samanyolu'nun merkezinden 26 bin ışık yılı uzakta olduğu varsayılıyor. Bu mesafeye dair tahminler son yıllarda önemli ölçüde değişti: 35 bin ışık yılından başlayarak giderek azaldı. Yani ne Güneş sisteminin merkezinde yer alıyoruz ne galaksinin.
Sayfa 41 - Pdf
Reklam
Geceleri gökyüzüne bakıp da orada neler olduğuna dair bir izlenim edindiğimizde bunun gökyüzünün şimdiki, tam o andaki hâli olduğunu sanırız. Oysa şimdi çok sayıda şimdiden, öznel bir deneyimden ziyade, evrenin hayatında bir olayın kaydı saydığımız şeyi oluşturmak üzere üst üste binmiş şimdilerden oluşur. Evrende şimdinin nerede olduğu, merkezinin nerede olduğundan daha belirgin değildir.
Sayfa 40 - Pdf
Işık yılı, kulağa bir zaman ölçüsü gibi gelse de uzaklık ölçen bildik bir birimdir. Işık yılı deyimindeki romantiklik imaları, zaman ve uzam arasındaki bağlantıyı akla getirin; ilerledikçe daha da belirginleşecektir bu bağlantı. Güneş sisteminin bu kısmına baktığımızda; ki baksak da pek bir şey göremiyoruz, aslında zamanda bir yıl önceye bakmış oluyoruz.
Sayfa 34 - Pdf
İspanyol düşüncesini her zaman tedir­gin eden dünya karşısındaki insan yalnızlığının umutsuzluk dolu gizemini dile getirme konusunda, hiçbir ressam Velazquez kadar ileri gidememiştir.
Sayfa 394 - PdfKitabı okuyor
Ribera, Caravaggio'nun en ateşli öğrencisiydi ve onun ışıkgölge tekniğini daha da yoğunlukla kullanıyordu. Ama mizacındaki lspanyol haşinliği, modellerini toplumun en alt tabakalarından seçmesine yol açmıştı ve din kurbanlarını canlandırdı­ğı resimlerde insan vücudunu işkence altındaymış gibi tasvir etmekten hoşlanıyor gibi görünüyordu (r. 451). İspanyol Hıristiyan ruhunun iki yüzü, Sevilla'da, iki ünlü ressam olan Zurbaran ve Murillo tarafından temsil edildi. "Keşiş ressam" diye de adlandırılan Francisco de Zurbaran (1598-1664), gündelik hayatını do­ğaüstü düzeyde yaşayan bir gizemciydi ve ortaçağ insanı gibi, doğaüstünü ancak somut gerçekler içinde düşünebiliyordu (r. 452). Bütün bu sanatçılar arasında belki de sadece o, hakikati, ancak kişinin benliğini Tanrı ile yüz yüze getirmekte bulan ve dış dünyaya herhangi bir gerçeklik tanımayan İspanyol hümanizmini en iyi dile getiren ressamdı.
Sayfa 390 - PdfKitabı okuyor
Engizisyonun gücünün her şeye yettiği bir ülkede, resim sanatı, hemen hemen tamamen Kilise'nin tekeli altındaydı. Saray resimlerine pek bir şey denmiyor­du, ama mitolojik konulu resim yok denecek kadar azdı ve peyzaja hiç rastlanmıyordu.
Sayfa 389 - PdfKitabı okuyor
Reklam
Caravaggio, kom­pozisyonlarının etkileyici sadeliği, yandan alınan aydınlığın sağladığı sert ışık ve gölge karşıtlıkları aracılığıyla, İtalyan resmine hacimlerin çok güçlü bir belirginli­ğini yeniden kazandırdı ve bu sanat okulunu, Giotto'dan beri her zaman heykeltı­raşlık formlarım benimsemiş olan plastik geleneklerine geri döndürdü. İtalyan resminde gerçekten değerli olan her şey, az da olsa Caravaggio'ya bir şeyler borçluydu.
Sayfa 378 - PdfKitabı okuyor
Antikçağ eserleri, Roma-öncesi sanatın ortaya çıkarılma­sıyla her ülkede paylaşılan bir miras olmuştu. Bu çalışmaları, Floransa, Napoli ve Roma'daki büyük arkeoloji merkezleri gerçekleştirdi.
Sayfa 370 - PdfKitabı okuyor
Barok anlayışın şiirini anlamak için, bir kimsenin, Avrupa'da, büyük bir ki­lisede ya da herhangi bir Cizvit kilisesinde yapılan ayini görmesi gerekir. Bu tö­renlerde duaların etkisinde, buhurların güzel kokusu ve org müziği içinde insan, salt bir mermer ve boya dünyasını, insansal bir dünyayı değil, renkli figürlerin hareketleri ile rahiplerin törensel davranışlarının bir büyük senfoni halinde kay­naştığı yüce bir kompozisyonu görür.
Sayfa 365 - PdfKitabı okuyor
Biraz aristokrat, tam bir sanat dehası, iyi bir Hıristiyan, ama yine de insan yaşamının tensel ve manevi hazlarına düşkün bir Epikürosçu olan Rubens, Cizvitlerin önemle üzerinde durdukları in­san doğasına rönesansın gösterdiği bütün hoşgörüyü miras olarak devralmış olan hümanizmin en yüce ifadesi olarak kendini ortaya koydu.
Sayfa 364 - PdfKitabı okuyor
On yedinci yüzyı­lın, biri eğilim olarak klasik, diğeri barok olan iki ayin düzeni (deyiş yerindeyse) olduğunu söyleyebiliriz. Eğik ya da düz çizgi üzerinde ısrar etmiş de olsalar, bu dogmaların arasında, varoluşu zeka açısından görüp canlandırmaya yönelmek gibi bir benzerlik vardır. Çünkü on yedinci yüzyıl insanı, her şeyi ve özellikle de kendi hayatını bir tür oyun ve gösteri olarak algılamış ve insan saygınlığına ilişkin bilinç, tüm evreni, yaradılışın efendisi olan kral için şatafatlı bir şekilde kurulmuş bir sahne haline getirmiş olan bir "rütbe ve itibar" felsefesinin ortaya çıkmasına yol açmıştır.
Sayfa 363 - PdfKitabı okuyor
4.698 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.