Size bir içsel yolculuk kitabıyla geldim. Bu alanda pek fazla kitap okumadığımı fark ettim fakat bugüne dek okuduklarım arasında açık ara en beğendiğim kitap olduğunu söyleyebilirim. Yazarımız kitabına
Carl Gustav Junk; ‘’Bilinçaltının farkında olmayan kişi başına gelen her şeyi kader zanneder’’ sözü ile başlıyor. Kitabı okumaya başladığınızda ise bu sözün anlamını çok daha iyi idrak ediyorsunuz. Bilinçaltımız aslında hafife aldığımız kadar basit değil. Hayatımızda kendimize çektiğimiz her şeyin bilinçaltımızdaki kodların eseri olduğunu öğreniyoruz.
Bazen sürekli aynı kötü olayların başınıza geldiğinizi düşünüyor olabilirsiniz burada asıl sorulması gereken ‘Neden ben ?’ Yerine ‘Bundan almam gereken ders ne?’ olmalıdır aksi takdirde siz bu dersi alana kadar aynı sınavları vermeye devam edersiniz diyor değerli yazarımız.
Yer yer kendi deneyimlerini okuyucuya aktarıyor olmasını özellikle çok sevdim bu kitapta.
Bu kitapta Neslihan Taş ile beraber bilinçaltımızı tanıyor, negatif düşüncelerin hayatımızı ne kadar etkilediğinin farkına varıyor ve bu negatiflikten arınıyoruz. Bilinçaltımızı bize daha iyi gelecek şekilde şekillendirerek hayatımızı dönüştürüyoruz.
İçsel yolculuğunuzda size rehberlik edecek bu kitaba mutlaka bir şans vermenizi öneririm.
Edebiyatımızın önemli isimlerinden ressam, şair ve yazar olan Bedri Rahmi Eyüboğlu’nu ve onun ‘Karadut’ isimli şiirini duymuşsunuzdur. Gerçek bir hayat hikayesi olan ‘Karadut’ isimli iki kardeşin kaleme aldığı ve Bedri Rahmi Eyüboğlu’nu anlatan bu eser okurken beni gerçekten çok etkiledi… Bedri Bey üniversite yıllarında tanıştığı Eren Hanım ile ailelerinin karşı çıkmasına rağmen evlenirler ve bu evlilikten bir oğulları dünyaya gelir.
Bedri Bey güzel sanatlar fakültesinde asistanlık yapmaya başlar ve bu yıllarda üniversiteye heykel bölümüne misafir öğrenci olarak gelen Mari Gerekmezyan ile tanışır. Bu öyle bir tanışmadır ki Bedri Bey’in ruhunu yeniden hayata getirir adeta. 1940’larda Eren Eyüboğlu ile evli ve bir çocuklu iken karşılaştığı bir kadına delice tutulmasıyla başlar bu hikaye. Bedri Bey’in ‘Karadut’ şiirini yazmasına vesile olmuştur bu yasak aşk.
Eren Hanım ise her şeyin farkına varsa dahi sessizce bekler Bedri Bey’i.
Mari Hanım ve Bedri Bey birbirlerine öyle aşıktırlar ki bu aşk onlara heykeller, şiirler, resimler yaptırır. Fakat bu aşkın sonu iyi bitmez. Mari Hanım’ın yakalandığı apansız hastalık ile onun ölümü ve yine Bedri Bey’in yanında olan Eren Hanım ile sonlanır…
Aşk romanı seven herkesin okumasını tavsiye ederim. Eminim bu kitabı elinizden bırakamayacaksınız. Vildan Tekin ve Müjgan Tekin kaleminden çıkan ve ailelerden izin alınarak yansıtılan bu değerli esere göz atmazsanız pişman olursunuz.
(Kapak fotoğrafında Mari Hanım’ın fotoğrafına yer verilmiş)