“Aşk, sevgi ya da beğeni, her ne dersen de, tıpkı yaşamın kendi gibi dikensiz bir gül bahçesi değil ki… Unutulmaz güzelliklerin yanı sıra
acıları da yaşatıyor insana. Tıpkı okul yaşamında, arkadaşlıklarda, aile ilişkilerinde olduğu gibi… Ve bu konuda da, her konuda olduğu gibi tek yardımcı öğe, deneyim. Bu tür olayları yaşaya yaşaya deneyim sahibi oluyorsun ve sonunda bunu kafanda büyütüp her beğeniyi ‘asrın aşkı’, ilişki sona erdiğinde de ‘asrın hatası’ olarak nitelemekten vazgeçiyorsun. Bu yaşadıklarını doğal karşılamayı öğreniyorsun. Yani aşkın diğer duygular gibi hayatımızın bir parçası olduğunu kabullendiğinde aşka karşı hem açık hemde hazırlıklı oluyorsun. İnsanların en büyük hatası meseleyi abartmak. Güçlü bir beğeniyi bile göklerde imzalanmış yüce bir anlaşma gibi niteliyorlar, daha sonra düş kırıklığına uğrayınca bu kez küsüp onca güzel duyguyu yaşatan bir olaya sırtlarını dönüyorlar.”