Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

gedê bajêr

gedê bajêr
@lottery
Çağların kirli beyaz fırçasıyla karalanmış bir manzarayız.
Polis
Lisans
İstanbul
Diyarbakır
135 okur puanı
Ekim 2019 tarihinde katıldı
Reklam
Tanrı zaten affeder, konsepti bu, bağışlayıcı olmak. Ama en güçsüz olanın konsepti bu değil, onun elinde tek silah var, affetmemek.
Emrah Serbes
Emrah Serbes
Al Capone
Çocukken her akşam yatmadan önce Tanrı'ya bana bir bisiklet vermesi için dua ederdim. Bir gün Tanrı'nın çalışma tarzının bu olmadığını anladım. Ertesi gün gittim kendime yeni bir bisiklet çaldım ve her akşam yatmadan önce Tanrı'ya günahlarımı affetmesi için dua ettim.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
'İnsanlar sevilmek için yaratıldılar, eşyalar ise kullanılmak için. Dünyadaki kaosun nedeni; eşyaların sevilmeleri ve insanların kullanılmalarıdır.' 
Cemil Meriç
Cemil Meriç
İsmet Özel
"40 yaşıma kadar hep intiharı düşündüm ama 40 yaşımdan itibaren insanların intihar etmeye değmeyeceklerini düşünmeye başladım. Bana göre intihar, geride kalanlara yönelik ağır bir suçlamadır. Bu mesajı verebileceğin tıynette insan olmadığını düşününce de intihar etmiyorsun."
Reklam
Abbas Kiyarüstemi Hasta yatağında
Bir ömür daha lazım bu hayattan sonra çünkü bu ömrümüz sadece umutlanmakla geçti... youtube.com/watch?v=qutG-yz...
Öldür gözyaşlarını ve ekmek olarak kalbini götür yanında.
bu şehir nasıl uyuyabiliyor? Bu şehir ne adi bir beton ve metal yığınıdır ki, kalp diye alışveriş merkezleri taşır göğsünde ve o alışveriş merkezleri, o plazalar, o beyaz boyalı tezgahlar her gün milyonlarca gecekondu hayalini yutar. Ve ağzında evirip çevirdiği posayı, hiç utanmadan ve bir an bile titretmeden yüreğini karanlık mahallelere doğru tükürür. "F." bir posadır beyaz kafa için. Ahh, "F." Beyaz ofislere, atölyelere, fabrikalara ve adını anımsayamadığım tonlarca insan pazarına düş, yorgunluk ve emek taşıyan bu minibüsleri yakasım geliyor. Yakasını geliyor tramvayları, otobüsleri, Kadıköy vapurunu ve başka bilumum şeyi. Bizi hapseden, bizi kirleten, bizi döven, bizi yasaklayan, bizi okula almayan, bizi güzel mekanlara sokmayan kim varsa, ama kim varsa, hepsini yakmak istiyorum. Elimde bir kibrit çöpüyle yazıyorum bu satırları ve "hadi kalk git" diyor kalbim, "kalk ve Taksim'den başla yakmaya." Çevir ve gözlerine bak meydandakilerin ve gözlerinde zerrece temiz yer bulamadığın bütün kafaları ateşe ver. Ateşe vermek istiyorum hayalı ve " Yenibosna Güzeli" diye kandırılan o bakımsız kızı yanıma alarak çekip gitmek istiyorum buralardan. Çek git ve arkanda ağlayan kimse kalmasın. Öldür gözyaşlarını ve ekmek olarak kalbini götür yanında. Bir kalp eğer gerçeklen "kalp"se doyurabilir hayalı.
3 film (yönetmen) Kaplumbağalar da Uçar (Behmen Kubadi) Kirazın Tadı (Abbas Kiarostami) Cennetin Rengi (Mecid Mecidi)
Reklam
Ezberlediğin bu kent kocaman bir maske fabrikası
Personel Müdürleri İçin Bir Şiir
youtu.be/A_HXz1ITEXQ Ölmekte olan kuşlarız Batmakta olan gemileriz Dünya aşağı sallanıp bize yaslanır Ve biz Kollarımızı açarız Ve biz Bacaklarımızı açarız Sarı çiyanın ölüm öpücüğü misali: Fakat onlar usulca omurgalarımızı kırarlar ve zehrimize " siyaset " derler.
Tanrı vardır, yoksa bile.
güneş buluttan sıyrılırken, gökkuşağının renkleri koleranın damlarında sevişti.çan sesleri, ezan sesi hafiif esrar kokusuna karışıp gökyüzünü kapladı.imparatorlar cıgaralarından babacasına çektikleri dumanı üflerken,adam mickiewicz'in şair ruhu dumana tutunup yüz yıllık müzesinden kalkarak kilisenin ıstavrozuna kondu.ağır ablalar esrarı daha kallavi çekebilmek için zıvanalar hazırlamaktaydı... zarlar düşeş gelseydi, belkide herşey başka türlü gerçekleşecekti buluttan sıyrılırken.
“Başka bir mekan içerisindeyim, burası oldukça tanıdık geliyor, neredeyse bu rüya harici hiçbir yerde yaşamamış ya da hiçbir şey görmemiş gibiyim. Detayları değişiyor,  -bu mekan çok farklı odalara sahip, mobilyalar çoğunlukla çıplak, alt zemin sade- fakat bunlar dar merdivenli yabancı apartmanlarda genellikle rastlanan zorluklar.  Ama burada bir yerde, biliyorum, -açık bir kapıdan gireceğim ve bütün o koridorları geçeceğim,- altın bir aynaya rastlayacağım. (…) Bu mekan her zaman külle kaplı. Yaz geceleri her zaman nemli ve soğuk. Burası benim yaşamaya zorunlu olduğum yer, ben bir rüyanın içinde düşünüyorum. Sonuna kadar kendim olmak zorundayım. Benim olması gereken bir yaşamı ıskaladım ve bundan dolayı kendimi imha etmeliyim. Herhangi bir kimseyi sevmiyorum. Fakat bu yerde, henüz giremediğim bir oda var, orada küçük bir çocuk hapis tutuluyor. Bu çocuk ağlamıyor. Ağıt yakmıyor. Bütünüyle sessiz duruyor ve ben sadece o varlığı hissedebiliyorum.”