Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Huriye

Huriye
@lunathunderbird·Bir kitabı okumayı düşünüyor
Reklam
Yalnızca insanların değil mekânların da beni heyecanlandırdığını, duygulandırdığını anlamıştım oralarda. Gençken insanların peşinde aptal gibi koşturup durursun. Sonra bir şey olur bir şey biter, vazgeçersin, kendini şehrin dinlendirici, teselli edici, şefkatli kollarına bırakırsın: Eski evler, ağaçlı sokaklar, yüksek tavanlı kahvehaneler, çay bahçeleri, parklar, eski berber dükkânları, eski bakkal dükkânları ve mavi doğramalı camekânlarında insanın alıp koynuna sokmak istediği ekmekleri sergileyen fırınlar...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İlişkiler için gerçekten bir sınır var mı? Varsa da ikinci sınıf sinema eleştirmenlerinin göremeyeceği bir sınır bu. İnsan severken basit sınıflandırmaların sınırlarını değil kendi sınırlarını görür, kendi sınırlarında dolaşır, kendi sınırlarına değer. Benim bildiğim tek sınır bu.
Canlılığın ilk ve temel aşamasının, bir "iç" ve "dış" yaratan, böylece kendisini çevreden yalıtan hücrenin ortaya çıkışı olduğunu biyoloji söylüyor; her türlü sıcak insan ilişkisinin aşağı yukarı aynı şeyi yaptığını da ben söylüyorum. Birbirine dönersin! İki insan birbirine döner! Bu bakışlarla olur ya da aynı yerde susmayla örneğin, en basit biçimde. Sonra, öyle birbirine dönük, kendi dilini yaratırsın.
Reklam
Şunu biliyorum: Birine âşık olunca, ömrün boyunca onu aramışsın da sonunda bulmuşsun gibi, geçmişini tekrar kurgularsın. Basit tesadüfler aşkın ilahi gücünün işaretleri olur çıkar.
167 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Bizim Büyük Çaresizliğimiz
Bizim Büyük ÇaresizliğimizBarış Bıçakçı
7.8/10 · 8,1bin okunma
Huriye
@lunathunderbird·Bir kitabı okumaya başladı
Bir doyurgan yalnızlık geliyor aklıma yerimde duramıyorum Dağbaşı yalnızlığı değil su kenarı yalnızlığı değil bir şehir yalnızlığı, boşluğu, ancak istekle takılan gerdanlıklar gibi bo­yunda göğüste pırıl pırıl, bizi yiyen geliş gidişlere sokak gecelerine kötü aşklara karşı kuşanılmış bir yalnızlık, yeni­den doğurganlığımızı hazırlayan hatırlatan kırgın belki ama gitgide bizi hem kendimize hem insanlara iteleyen bir yalnızlık Gerisi tembellik diyorum belki
184 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
50 günde okudu
Reklam
Mekânda iz bırakmak, yol bulmak için yapılan bir eylem olmanın ötesindedir; amaç, farkında olarak ya da olmayarak bulunulan mekânı kendileştirmektir. Mekânda yaşayan ve mekânı paylaşan insanların yaşam belirtileridir o mekândaki izler. Mekâna bakarak, orada yaşayan insanların kim oldukları, ne yaptıkları, nasıl bir yaşama sahip oldukları, işleri, sosyal tutumları hakkında pek çok bilgi edinilebilir. Bu gerçek, arkeolojik kazılarla ortaya çıkan sosyal ve kültürel verilerin elde edilebilmesine olanak verdiği gibi, ziyaret edilen bir evin içinde yaşayan insanların kim olduğuna ilişkin ipuçları da verir. Duvarda asılı resim, yerdeki halı, odayı dolduran müzik, mutfaktan gelen yemek kokusu o mekânın kime ait olduğunu bize anlatır.
Sanat ve tasarım artık açık denizde, serbest sularda yüzmektedir. Seramik bir tabak üzerinde yer alan simgeler "grafik tasarım", seramikle üretilmiş üçboyutlu harfler "seramik tasarımı" ya da bir bilgisayar ikonu olarak tasarlanmış bir yastık "endüstriyel tasarım" mıdır? İşte bu soruların yanıtları artık, "kesinlikle evet" ya da "kesinlikle hayır" olarak yanıtlanamaz; mutlaka böyle bir soru sorulacaksa da en doğru yanıt belki de "neden olmasın?" olabilir.
662 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.