Beş tane hikayeden oluşan bir kitap. Ama bu kitabı özel kılan Albus Dumbledore'un kendine özel aldığı notların kitapta yer alması. Bir hikâyenin farklı yönleri görmek hayata olan bakış açımızı tamamen değiştirebilir.
Hikâyenin parçalarının tamamlanması harika bir şey. Sonunda ordunun toplanacağı öğrenmek, heyecan verici. Yine de Cedric' in ölümü, hep üzüntüyle anılacak.
Bu kitabı okumak birkaç sır perdesini aralıyor. Özellikle sonları büyüleyici. Ah Sirius sonunda geldin. Patiayak, Aylak ve Çatalak'ı bir arada göremeyeceği bilmek içinde burukluk hissi oluşturuyor.
Ah Dobby'nin gelişi hep ruhumda sıcak bir esinti hissi oluşturuyor. Bazen hayatımızdaki insanlar için iyilik yapıyoruz sanıyorken yaralayabildiğimizi gösteriyor. Böylesine ihtişamlı bir büyü dünyasından çıkmak gitgide zorlaşıyor.
Büyüleyici bir dünya, insanın başka bir yere gidesi gelmiyor. Her şeyin olması gerektiği gibi olduğunu hissettiriyor bu hikaye bana. O yüzden attığımız hiçbir adımdan korkmamalı ve sonuna kadar savaşmalıyız.
Kitabın son sayfalarında geçen bir sözle başlamak istiyorum : " Her bir zihinsel tezahürde bütün insan zekâsı vardır." Kitap bu düşünceden yola çıkmış bile olabilir. Bir şeyleri öğretmek için bilgin ya da âlim olmamıza gerek olmadığını vurguluyor sanki her cümlesinde. Çok derinliği olan bir kitap ama zihnim boş olsun öyle okuyayım diye beklemeyin ve hemen bu farklı bakış açısını deneyimleyin.