Sonra yavaş yavaş mantığım değişti. Hatta dünyaya bakışım, eşyayı görüşüm, insanları anlayışım değişti. Vâkıa bunlar bir günde olmadı. Hatta çok güçlükle ve adım adım oldu.
Hatta çok defa bana rağmen oldu. Fakat oldu.
Bu kuklaların kukla olmadığı besbelli
Ne söyledilerse tıpı tıpına gerçek besbelli
Altın saçlarını yana atışı yok mu Lili’nin
Lili’nin yağdan kıl çekercesine inanışı
Lili’nin yağdan kıl çekercesine yaşayışı yok mu
Kuklalar titremesin ne yapsın
Adam konuşmasını bilmezse ne yapsın
Kuklaların kukla olmadığı besbelli
Lili’nin çekip gideceği
Onu kırmış olmalı yaşamında birisi.
Dinledikçe susması, düşündükçe susması.
Tek başına iki kişi olmuş, kendisiyle gölgesi.
Heykelini yontuyor yalnızlığın ustası.
“Bir şeyi gizlemenin en iyi yolu onu göz önünde tutmaktır.”
Böyle bir cümle okumuştum yıllar evvel bir kitapta.
Saklamam gereken bir eşya vardı ve ortalık bir yere yani göz önüne koymuştum. Kardeşim neden böyle yapıyorsun dediğinde o kitaptan aklımda kalan cümleyi söylemiştim ona da. Bugün uzun zamandır aradığım iki eşyamla tam da gözümün önünde bulunan bir yerde karşılaştık, ben saklamamıştım onları ama o eşyalar benden saklanıp yakınımda durup beklemişler bunca zaman.
Bazı şeyler böyle demekki çok uzakta arasak da bazen burnumuzun ucunda olduğunu fark edemiyoruz.
Dehri arasan binde bir âdem bulamazsın,
Âdem görünen harları âdem mi sanırsın?
Dünyayı arasan binde bir insan bulamazsın,
İnsan görünümündeki eşekleri insan mı sanıyorsun?
Ziya Paşa