Adım adım eriyip gitmişim hayatın ellerinde. Adım adım her bir gücümü kaybetmişim. En sonunda da nefesimi kaybetmişim. Insan her şeyi kaybeder de bu kadar mi kaybeder? Her şeyini kaybedince, umudunu da kaybeder ya! Ben yaşama olan umudumu hiçbir zaman kaybetmedim. Ben her defasında sabrettim ve güzel günleri hayal ettim. Sonunda küller arasında kaybolmaya yüz tutmuştum ki! Yazarlığa tutunarak küllerimden yeniden doğdum. Tıpkı Zümrüdüanka kuşunun yeniden doğuşu gibi.
Kul «malim, malim» diye konusur. Oysa ki, onun mali üçtür:
1) Yiyip bitirdigi,
2) Giyip yiprattigi,
3) Verip alakoydugu.
Gerisi ya elinden gider veya baskalarina kalir.
Süfyan-üs Sevrî (rahimehullah) der ki: «Cafer-us Sadik'in yanina vardim ve ona dedim ki; «Ey Allah (C.C)'in Resül (S.A.V)'ünün torunu, bana bir tavsiyede bulun.» Bunun üzerine o bana dedi ki; «Ya Sufyan! Yalancida mertlik, kiskançta huzur, tembelde dostluk ve kötü huyluda efendilik olmaz.» Ona: «Ey Rasûlallah (S.A.V)'in torunu, devam et» dedim. Söyle dedi. «Yâ Sufyan! Allah (C.C)'in haram kildiklarindan kaçinirsan ibadet etmis olursun, Allah (C.C)'in sana ayirdigi paya azi olursan müslüman olursun. Insanlardan seninle neler konusmalarini isliyorsan, sen de insanlara onlari söylersen, mümin olursun.
Kim ki halkın teveccühünü kazanmak, devlet büyüklerine yaklaşmak, onlara ilmiyle gösteriş yapmak ve dünyalık elde etmek için ilim tahsil ederse; bil ki sonu hüsrandır.
Kader, hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir. Bu sebepten, "ne yapalım kaderimiz böyle" deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir. Kader yolun tamamını değil, sadece yol ayrımlarını verir. Güzergâh bellidir ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir.
Öyleyse ne hayatının hâkimisin, ne de hayat karşısında çaresizsin.
Bunun açıklaması (gözünü, kalbin de peşinde olarak kendi haline bırakırsan, gördüğü manzaralar seni bitkin düşürür. Gördüklerinin hepsini yapamadığın için üzülürsün. Bazılarını da sabır edemiyerek işler, büyük günaha girersin) şeklindedir.
Nice kişiler vardır ki azığı ve her türlü lüzumlu eşyası olduğu halde selâmet yolunu Allah’a güvenmekte bulurlar. Varlıklarına zerre kadar ehemmiyet vermezler. Nice kişiler de vardır ki azığı olmadığı halde Allah’a îtimad etmez. Kalbi azık düşüncesindedir.
Ariflerden biri buyurdu ki; Karşına çıkan her hangi bir mevzuda doğrunun hangi tarafta oldugunu kestiremezsen, hangi tarafın nefsinin arzusuna daha yakın geldiğine bak ve zıddını yap.
“Çünkü karşılaştırırsınız. Şayet berikinin yaptığını kendinizinkinden hakir bulursanız, kibir düşer kalbinize. Yok eğer diğerininki daha âlâ gelirse bu sefer de başlar haset içinizi kemirmeye. Her halükârda zehirdir bünyeye. Bir çırak için en hayırlısı, hiç bakmamaktır diğer çırakların işlerine.”
Başına ne gelirse gelsin, karamsarlığa kapılma. Bütün kapılar kapansa bile, sonunda O sana kimsenin bilmediği gizli bir patika açar. Sen şu anda göremesen de, dar geçitler ardında nice cennet bahçeleri var. Şükret! İstediğini elde edince şükretmek kolaydır. Sufi, dileği gerçekleşmediğinde de şükredebilendir.