Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mechûlistan..⚘

Sosyal medya ve benzeri mecralar önemli, kıymetli paylaşım alanlarıdır. Bunları tamamen göz ardı edelim, demiyorum ama insanlar oralarda sahte hayatlar yaşıyor, kendisi olmayan başka kimlikler taşıyor, o hayatları sürdürebilmek, başkalarının beğeni objesi haline gelebilmek için de birtakım garip çabaların içerisine giriyorlar. Yaşamadıkları şeyleri yaşamış gibi göstermeye çalışıyorlar. Halbuki insan ruhu ve bedeniyle, o anda ne yaşıyorsa onu yalnızca kendi yaşar. Yaşadığın her şeyi paylaşmak zorunda değilsin!
Reklam
her nefes insanı doğduğu zamandan uzaklaştırıyor, nefisleri ölüme yakınlaştırıyor, onlar da buna uyuyor..
Genç, dünya durdukça kalmayı arzuluyor, Sanki dünyanın ebedî olduğuna güveniyor.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
5. Güneşi Yerinde Tut , Seninle Konuşayım
Tabiinin zahidlerinden Amir ibn Abdikays'tan rivayet edilmiştir. Bir adam kendisine, "Benimle konuşur musun?" diye sorar. O da ona şöyle cevap verir: "Güneşi yerinde tut, seninle konuşayım. Yani demek istiyor ki güneşi benim için biraz yerinde durdur, dönmesini engelle; ben de seninle konuşayım. Çünkü zaman hızı bir şekilde geçip gidiyor, geçip gittikten sonra ise bir daha geri dönmez. Gidişine çok pişmanlık duyulsa bile yerine bir şey koymak veya yeniden elde etmek mümkün değildir. Ayrıca her vaktin içinde yapılabilecek bir amel vardır."
62, 63- Şayet seninle anlaşma yapanlar sana tuzak kurmak isterlerse hiç şüphesiz Allah onların hilelerine karşı sana yeter. Sana yardımını indiren, seni muhacirlerle ensardan oluşan müminlerle destekleyen ve dağınıklıklarının ardından kalplerini birleştiren O'dur. Eğer sen onların kalplerini birleştirmek için tüm dünyanın malını harcasaydın yine de buna bir imkan bulamazdın. Fakat Allah onların kalplerini iman üzere birleştirmiştir de onlar birbirlerini seven kardeşler haline gelmişlerdir. Allah, mülkünde güç ve izzet sahibi; emirlerinde ve idaresinde de hikmet sahibidir.
Reklam
1. İş Yapma Gücü, Bugünün İşini Yarına Bırakmamak Demektir Eba Ubeyd Kasım ibn Sellam, Hasan Basriden şöyle dedigini rivayet etmektedir: "Hz. Ömer, Ebû Musa el-Eş'ari'ye şu mektubu yazdı: İmdi, iş yapabilme gücü, bugünün işini yarına ertelememendir. Lakin tersini yaparsanız işler peş peşe gelip yığılır. Bu sefer de hangisinden başlayacağınızı bilemezsiniz, fırsatı kaçırmış olursunuz."
İlim uğruna harcanmasına rağmen üzerine amel bina edilmeyen veya peşinden amel gelmeyen hayatta hayır yoktur.
İmam İbnu'l-Cevzî (597/1201) şöyle demiştir: "İnsan sağlıklı olabilir ancak geçimiyle meşgul olduğundan boş olmayabilir. Keza çalışmaya ihtiyacı olmamakla birlikte sıhhati yerinde olmayabilir. Ancak her ikisi de insanda bulunur da tembellik onu ibadetten alıkoyarsa o insan aldanmış olandır. Bu meselenin özü şudur: Dünya ahiretin tarlasıdır. Kazancı ahirette ortaya çıkacak bir ticaret alanıdır. Kim boş vaktini, sağlığını Allah'a taatte kullanırsa o gıpta edilecek mutlu insandır. Ama kim de vaktini Allah'a masiyette kullanırsa, o da aldanmış kişidir. Çünkü boş vaktin ardından meşguliyet, sıhhatin ardından da hastalık gelir. Hastalık olmasa da sıhhatli dönemin ardından sadece yaşlılığın gelmesi bile yeter."
125- Allah kimi hakkı kabul etmeye muvaffak kılarsa O'nun göğsünü tevhide ve imana açar. Kimi de saptırmak isterse onun göğsünü de hidayeti kabul etme konusunda son derece sıkıntılı bir hale sokar. Tıpkı göğün yüksek tabakalarına çıkan kimsenin hali gibi ki o, nefes alma konusunda büyük bir sıkıntı yaşar. Allah kafirlerin göğüslerini çok sıkıntılı bir hale soktuğu gibi aynı şekilde azabı da O'na iman etmeyenlere verir.
'Allahım, ben nefesimi sana teslim ettim, yüzümü sana yönelttim, işimi sana havale ettim, sırtımı umarak ve korkarak sana dayadım, senden kurtulup sığınılacak ancak sensin..' |• mütefekkun aleyh (Buhari, 6313; Müslim , 2710)
Reklam
Hayret edilecek husus; böyle kimseler tevhid ehlini kusurlu görürler, tevhid ehlinin suçları ise sadece şunu söyle- mektir. "Sizin o ortak koştuklarınız, ne kendilerine ne de başkalarına hiçbir fayda ve zarar veremeyen, öldürüp diriltemeyen, kendilerine kulluk edenlere asla şefaat edemeyecek olanlardır. Bilakis onlara şefaat etmeyi, Allah'ın haram kıldığı tevhid ehline bile Allah'ın kendilerine izin verdikten sonra ancak şefaat edebilecek kullardır onların olup biten işlerde hiçbir payları yoktur. Tüm işleri Allah'ın elindedir. tüm şefaat da Allah'a aittir. Yarattıkları için kendinden başka ne bir veli ne de bir şefaatçi yoktur.
Cehalet ve bilgisizlik, kalbe acı veren bir diğer hastalıktır. Kimi insanlar bu hastalığı yararlı olmayan ilimler öğrenmekle tedavi etmeye çalışır. Bu ilimlerle hastalığının İyileştiğini zanneder Gerçekte bu ilimler, hastalığı daha da artırmıştır. Kişinin böyle yararsız ilimlerle uğraşması, onun yararlı ilimleri öğrenmesine ve kalpteki gizli acıyı hissetmesine engel olur. Halbuki yararlı ilimler ancak kalbin sağlığına kavuşmasını sağlar.
Dolayısıyla iman ve hidayet ehlinin göğsü daima ferah, geniş ve huzurludur. Diğerlerinin ise göğüsleri daima sıkıntılı, dar ve huzursuzdur..
Hangi azap ve işkence, korku, endişe, keder, hüzün, göğus darlığı, Allah'tan ve âhiret hayatından yüz çevirme. Allah'tan başkasına uyma ve O'ndan kopup ayrılmaktan daha ağırdır
4-) Kur'ân okuyan, okuduklarıyla Allah'a münacatta bulunmaktadır. Bir hadisinde Hz. Peygamber şöyle buyurur: "Yüce Allah, güzel sesle Kur'ân okuyan kimseyi, şarkı söyleyen hizmetçisini dinleyen efendiden daha fazla dinler." Şeytan ise, sadece şiir ve şarkı okumayı sever. Bu nedenle Allah, Kur'ân okuyarak kendisine münacatta bulunulmasını ve istiaze duası ile şeytanı kovmasını emretmektedir.
143 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.