nil

nil
@mermaidsdiaryy
Bu metin İngilizce dilinden otomatik olarak çevirilmiştir. Orjinali Göster
instagram.com/mermaidsdiaryy
“Aman hiçbir şey okuyamayız. Korkudan bir şey yazdıkları yok ki! Yazanı da hükümete dil uzattı diye hemen tutuklayıveriyorlar,”
Reklam
Herkes yapamazsın deyince sen de inanıyorsun. Edebiyatta da böyle olmuş; ta bir sürü kadın bunları dinlemekten usanıp, kadınlar roman falan yazamaz diye tutturan erkekleri artık yerin dibine batıracak denli büyük romanlar yazana dek. Asıl sorun, üçüncü sınıf erkeklerin elde ettiğine erişebilmek için kadınların kesinlikle birinci sınıf işler yapmak zorunda olmaları. Çok tuhaf.
"Senin çok sevdiğin bir mısra vardı; galiba Aragon'un 'Mutlu Aşk Yoktur' şiirinden: 'Bir başka kader için hazırlanmış şu silahsız askerlere benziyor hayat'.. Galiba insan, zaferlerden değil, yalnızca yenilgilerden öğreniyor." "O kadar çok, o kadar ağır yenildik ki, dünyanın en bilge kuşağı biz olmalıydık."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Özgünlükleri yok ederek özgür bir dünya kurabileceğinize nasıl inandınız?
Tarihin tekerleğinin geriye dönmeyeceğine, bu kavganın 'en sonuncu kavga' olduğuna inanırdık. Bizler değilse bile çocuklarımız, onlar da olmazsa torunlarımız zaferi mutlaka göreceklerdi. Bu köhne düzen yıkılacak, geleceğin aydınlık dünyası acılarımızın, ölülerimizin, hayatlarımızın üzerine basarak da olsa kurulacaktı. Enternasyonal, isyanın olduğu kadar umudun da türküsüydü. .. Neden başaramadık?
Reklam
Şehirlerin insanın yüreğine saplanan hançerleri de olduğunu, bir akşam vakti, alacakaranlıkta İstanbul'u seyrederken fark etti.
"En büyük ütopyamız barış değil miydi? Silahların, askerlerin ne işi var bu meydanda? Ütopyaya varabilmek için düşmanı yenmek gerek, doğru. Ama neden bugün? Neden 1 Mayıs'ta?" Barışa silahla; aşka nefretle; doğruya yalanla varılamayacağını; kötü araçla güzel amaca ulaşılamayacağını henüz bilmiyor.
"İstanbul"
Bu şehir içimi acıtıyor; içime bir hançer gibi saplanıyor. Bana yenilgilerimizi hatırlatıyor. Parola umut'tu; şimdi değişmiş. Yeni parolayı bilmiyorum. Artık şehrin kapılarını açacak anahtarım yok. Buradan gitmeliyim.
En kötüsü de, umut. Umutlanmadın mı, bir beklentin olmadı mı, hayal kırıklığı da olmaz.
"Yeniden başlamak gerekseydi, yine aynı yollardan yürürdüm," diyorum ona. "Çağımızın bütün iyi ve namuslu insanları o yollardan yürüdü."
Reklam
Bu dünyayı değiştirip bir yeryüzü cenneti kurmayı hayal etmiştik. Felsefemiz ve inancımız, dünyayı açıklamakla yetinmeyip onu değiştirmek gerektiğini söylerdi bize. İnsanın kendi hayatına bir anlam kazandırmasının en görkemli, en yüce yoluydu bu. Artık, dünyayı değiştiremeyeceğimizi biliyorum. Belki bir gün, yepyeni insanlar gelip tarihi silkeleyecekler. Belki onlar, kuruluşun ve kurtuluşun yeni güçleri, bizim özlediğimiz dünyayı yaratacaklar. Ama bizler, mağlup orduların yenik askerleri, bizler çok yorgunuz.
.."kader" dedin. Kader... İnsan özgürlüğünün bittiği, her türlü seçimin mutlak bir gerekirliğe dönüştüğü o umutsuz kabullenme. "Kader, geride bıraktığımız denizlerin, ülkelerin, kentlerin, aşkların, inançların adıydı. Karşımızda uzanan bu muhteşem şehir, bu vaat edilmiş toprak geleceğimiz bizim. Gelecek kader değildir. Öyle dalıp dalıp gitme. Bir kadeh daha içelim." Birer içki alıp geldin. Dümdüz bir sesle, "Oğlumu vurdular," dedin. "Kaçarken vuruldu, dediler. Ölüsünü teslim aldım. Kurşun yarası ensesindeydi."
Sahibi az Türkçe bilir. büyükbabasının, Yunanistan'a İzmir'den göç ettiğini anlatır. "Biz var ya, biz kardeşiz," der, garip bir Türkçeyle. "Hep büyüklerdir, politiklerdir kavga isteyen."
Polis ajanı olduğun doğruysa, bizleri özgürce yaşamaya, özgürce sevişmeye, köhnemiş ahlak kurallarını hiçe saymaya, Nazım okumaya, kurulu düzene başkaldırmaya teşvik eden garip bir polistin gerçekten. Artık çok gerilerde kalmış masumiyet çağının polisi..
Niye eski günlere döndürmek? Niye hep eski günlerin peşindeyiz? Yeni, hep daha çirkin, daha acımasız, daha ilkel olduğu için mi, yoksa yeninin güzelliklerini kavrayamayacak kadar yaşlandık da ondan mı?
1.004 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.