meru

meru
@merurietveld
i feel like that person in the TV shows..
4 okur puanı
Mayıs 2021 tarihinde katıldı
"Alışveriş için buradaysan, " dedi uzun boylu adama, "alıp vereceklerin mucizeler ve harikalar olmalı."
Sayfa 24
Reklam
"Nereye gidersen git. Başına ne gelirse gelsin.Şunu bil, Joey. Seni seviyorum ve ne olursa olsun hep seveceğim ve... Doğru olanı yaptığını biliyorum. Sadece.. sadece canım yanıyor, o kadar"
Zaten var olduğunuz bir dünyada Yürümek daha zordur. Aynı mıknatısın kutuplarının birbirini itmesine benzer bu. Onun bir dışarıya ihtiyacı vardı, bu yüzden de var olmadığı bir dünyaya giriverdi.
Sayfa 54

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Artık yaşamıyorum.Nasıl olduysa, kendi hayatımdan kesip çıkartılmışım. Gerçi hla burda olduğuma göre, bu işe yaramamıştı anlaşılan. Öte yandan burda bulunma hakkım olduğunu düşünen tek kişi bendim
Sayfa 5
Şanslı krallar vardır, bir de şansız krallar. Sen kendine göre bir kral olacaksın ve kendi şansını getireceksin. Bana sorarsan, çok şanslı olacağını düşünüyorum.
Sayfa 187
Reklam
Suçluluk ve sırlar, tıpkı cinayete kurban giden cesetler gibi, asla gömülü oldukları yerde huzur içinde durmazlardı;ama insan bu üçünün farkında olarak da hayatına devam edebilirdi.
Sayfa 117
hayat tarzımla ilgili çok büyük sorunlarım var gibi gözüküyor
"Kendim hakkında, aklımın su anki koşullar altında kavrayabildiğim kadar şeyi biliyorum ve şu anki koşullar pek iyi değil"
Şöyle düşünün: Bir kabın en değerli olduğu an boş olduğu andır. Kahvenin telvesi fincanımızda dururken taze bir kahvenin tadını çıkaramayız ve solmuş çiçekler vazoda dururken bahçemizin güzelliklerini sergileyemeyiz. Benzer şekilde, evlerimiz –günlük hayatlarımızın kapları– kalabalıktan taşarken, ruhlarımız eşyalarımız arasında ikinci plana atılır. Yeni deneyimler için gereken zamana, enerjiye ve alana sahip değilizdir. Sıkışmış ve engellenmiş hissederiz, sanki bedenimizi esnetemez ve kendimizi ifade edemezmişiz gibi.
Bir dağ başında, televizyon, internet, dergi ya da gazete olmadan yaşadığımızı hayal edelim. Basitçe yaşıyor olabiliriz ama sahip olduklarımızla tamamen tatmin olmuş durumdayızdır. Aç açıkta değiliz, doğa koşullarından korunuyoruz. Kısacası yeterince şeye sahibiz. Sonra bir gün bir aile yanı başımıza bizimkinden daha büyük ve daha çok şeyle dolu bir ev diker. Aniden bizim “yeterli”miz pek de öyle görünmemeye başlar.