“Kalp sırrına erenler neler yapar, bilir misin?
Susarlar.
Kızmazlar.
Küsmezler.
Kırmazlar.
Kırılmazlar.
Her şeyde bir güzellik bulurlar.
Hiçbir şeyi insandan bilmez, her şeyi Rabbinden bilirler.
Her şeyi O’ndan umut beklerler.”
Türkiye’nin en büyük problemlerinden biri insanların artık ahlaksızca başkasının hakkını yemeyi bile kendi nasibi olarak görmesidir. “ bu bana nasip olarak verildi” diyorlar. Kimse “ ben bu işin adamı değilim” diyemiyor.
Bu memlekette, Türkiye genelinde, münevverler, ister asker olsun ister mülkiyeden gelsinler ister tüccar olsunlar, bir araya gelip oturmayı ve konuşmayı bilmelidirler. Bu çok önemlidir. Bundan başka çare de yoktur.
Neyi, niçin kıskanacaktım ki? Kıskançlık kadere razı olmamaktı, kendine verilen yazgıya itirazdı. Ben Rabbimin bana verdiğine de vermediğine de razıydım. Başkasına verdiklerine de razıydım. Rabbinin bir kuluna verdiğini diğer kulun kıskanması Rabbe karşı edepsizlik değil miydi?
Peygamberlerin hayatı yollarla kuşatılmış. Dünyada her daim bir yolcu gibi yaşamışlar. Yer tutmamaları; bir yerli, bir yöreli olmamaları ve daha kim bilir başka ne hikmetler için yollar sarmış hayatlarını.