Öyle işte. Hala biraz soğuk geliyor ama battıkça alışıyorum. Kendimi boşa aldım bayırdan aşağı koşuyorum. Düşüyorum gibi görünüyor olabilir ama bakma aslında uçuyorum. Söylediklerimin hepsini unut, sanki ben biliyorum da mı yaşıyorum Osman?
Boğulan balıklar varmış, bunu duymuş muydun? Tamamen suyun altında yaşamaya göre dizayn edilmiş olmlarına rağmen bir şekilde nefessiz kalıp ölüyorlarmış. Bence etraflarındaki balıkların hayvanlıklarına daha fazla dayanamadı karı için...
Güzel başlayan bazı romanlar ilerledikçe sarpa sarmaya başlar da bir umut okumaya devam edersin ya, hah işte ben öyle yapmayı bıraktım. Neresinde kaldığımı unutmayayım diye değil, tam da neresinde vazgeçtiğimi hatırlayayım diye sayfayı köşesinden katlayıp rafa kaldırıyorum, yani artık istemiyorum Osman.
İnsan insanın ilacıdır. Başka bir dünyada, başka bir ülkede, başka bir şehirde, başka bir sokakta, başka bir evde insan insanın ilacıdır. İyi gelir yan yana durmak. Hep bir arada. Hiç yıkılmayacakmış gibi. Hep sonsuzmuş gibi, orada kadim.
Zira kadınlar sezerler,sonrasını görürler lakin bu sebeple kafaları daha çok karışır,her şeyi fazlasıyla anlamanın bir hastalık olduğunu unutma... Dişilik ile delilik yakındır.
Aşk, seni bir taş yapıp kuyuya atan kuvvet. Ne kuyunun dibini biliyorsun, ne de neden oraya atıldığını. Bildiğin tek şey, uçsuz bir karanlığın içinde nereye çarpacağını bilmeden, son sürat düşüyor olduğun.