“Mutluluk ancak bütünde gerçekleşebilir, asla parçada değil. Mutluluk dışarıdan felen bir şey değildir, senin bütün varlığın hareket ettiğinde gelen duygusudur, bütünün hareketi mutluluktur. Senin başına gelen bir şey değildir, senden doğar, varlığının uyumudur.”
Bir kez buldun mu yolu, bir kez gerçekten yürümeye başladın mı, bu varoluş dansına, vazgeçemezsin.
Aşk bulmuştur seni, sen aşkı… Her nefeste yeniden, yeniden aşkı solumak ve daha çok aşk olmak için, her an yeniden gerçeği seçersin…
Koca kainat dönüyor, her an işlemekte. Ve sen buradan bir noktaya bakıp yok arkadaş bu böyle olmamalıydı, ben haklıyım filan. Sana mı soracak dünya? Oldu diyor, çoktan oldu, n’aber?
Her şey geçici bu alemde. Acı da hüzün de ve bunlar gibi istemediğimiz her duygu da. İçinden geçebilirsek, onu getiren anlarla birlikte geçip gidiyor, er ya da geç. Ama direnirsek acı ve ıstıraba, hüzün koyu bir karanlığa dönüşerek yapışıyor varoluşumuza. Bu nedenle cesaretle kendimizi açmak gerekiyor yaşamın her an getirdiği farklı deneyimlerde oluşan duygulara.
En büyük yardım imkanını içinden geçtiğim hikaye ve onun sayesinde kazandığım ve kazanmakta olduğum uyanışlar, gerçeği kavrayışlarım, onu yaşamıma oturuşlarım veriyor bana.
Hiçbir zaman mesele olan değildir. Olan bir anda olur ve biter. Mesele senin zihninde o olanla ilgili yazılan hikayeden kaynaklanır her zaman. Sonrasında yaşadığın hep hikayendir
Şükrettiğin an, var olana odaklanıyorsun demektir, yoksunluk yok demektir, hooop merkezdesin, evdesin demektir. O zaman otomatikman yaşam dengede , hayrına akar. Çok önemlidir şükretmek!
Arada sallanacağız, arada düşeceğiz ve bu olduğunda şükredeceğiz. Yaşam bizi bir hikayemizle daha yüzleştirdiğini için, o her ne ise onunla göz göze gelip, temizleyip biraz daha gerçekte yaşabilme fırsatını yakaladığımız için şükredeceğiz.
Ben bir süre önce bir yerlerde yakaladım kendimi. O an bütün hücrelerime bir güven doluyor. Ben ne olursa olsun kendi elimden tutabilirim. Tümüyle terk etmem artık kendimi. En fazla şaşarım.