"Çok yorgunum
Beni bekleme kaptan.."
Bir şarkıyı böylesi dinleyebilmek böylesi anlayabilmek için ne kadar yorgun olmak gerekir? Bir yorgunluk kaç kişide tekrarlanır, katmerlenir, katlanır?
Yorgunum
Yorgunsun . .
Bütün eski defterleri kapatacak kadar ama yeni bir sayfa açamayacak kadar. Anlatmaktan değil susmaktan."
... Ben ismimi bir kâğıda Kudüs'le yan yana yazayım da nasıl olursa olsun.
Öyle olsun ki "Son bir yazın kaldı yazacağın," deseler, konusu Kudüs olsun. Öyle dağıldım ki yazdığım her satırda, Kudüs özetim olsun.
Çok cümle söyledim, hepsi de yarım. En iyimser imlâyla üç nokta koydum sonlarına. Kudüs nokta olsun. Mürekkebim tükendi, varsın kanımla olsun.
Çünkü ben Kudüs'ü özledim. Ben Kudüs'ü, vuslatına ermiş de hasretine düşmüşler gibi özledim...
"Âşıkların âhı, zahidlerin duası olmasa felekler dönmez," derler. Ben âhımdan geçtim çoktan. Âh bir görsem Kudüs'ü, duam olsun.. "Ol!" deyince oluverir. Olsun...
Büyü bozar, dil çözer gibi. Kırk yıllık isimlerin yepyeni bir müsemmasını aşikar eder gibi. Bundan sonra hiç Eylül olmayacakmış ama bundan sonrası hep de Eylül'müş gibi.
︎
Oysa ne kadar kolaydı. Olması gereken hepi topu birlikte yaşamayı öğrenmek yani fıtratın kurallarına uyum göstermekten ibaretti. Hiç ses etmediniz, "Size bir şey olsa biz koşa koşa gelirdik ki!"
︎