Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

RK

RK
@moonlm
neblim
90 okur puanı
Kasım 2018 tarihinde katıldı
"Bütün suç genelleme ve peşin hükümlülükte!" diyordu. "Dar bir bakışla bakıp genelleme yapmak... İşte bir cinayet!"
Sayfa 119
Reklam
Ve dışarıda köpüren rüzgarla perdeler oynarken güneşin verdiği ılık mahremiyet içinde, böyle huzurlu ve mutlu, bu müzik sarhoşluğu içinde unutuyor; kendini, dünyayı, her şeyi unutuyordu.
Sayfa 117
Bütün bu hüzün ve sıkıntının arasında bir sevinç, durup dururken hücum eden bir neşe oluyordu ki ne olduğunu düşündükçe sebebini bulamıyordu. Merak ediyor, bu sebebi arıyordu. Hayatında yapacak, kendini mutlu edecek hiçbir şeyi yoktu.
Sayfa 112

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Tekrar o yara, o küçük yara haykırdı. Ah niçin ona yetmiyordu? Niçin ona her şeyi unutturamıyordu? Erkek kalbinin kadınların kalbinden daha talepkar olması bir haksızlık değil miydi?
Sayfa 106
Bu hayat ona idam anını bekleyenlere özgü katilce bir yavaşlıkla geliyordu. Ve nasıl onların ruhu ara sıra birdenbire yerlere sürünerek ölen ümit titremeleriyle çırpınırsa, kendinde de derinden bir titreme, ruhunda birdenbire darmadağın olan bir emel, bir kadın emeli, o sesin, o bakışın kadını hakkında bir başarı arzusu titriyor, titriyor, onu güçsüz bırakıyordu.
Sayfa 103
Reklam
Dünyada huzur ve rahatın hep şüpheden doğduğunu görüp kendini kederlendiren şeylerin de hep kendi hayal gücünün, kendi seçimlerinin ürünleri olduğunu düşünerek kendine, ruhuna karşı bir şey yapamadığından, kendini iyileştirmek için bir çare bulamadığından, deliren bir gazap ve öfke hissediyordu. Öncr birden uçmak için gökyüzünü yeterli bulmayan bir şiir ve hülya, bir emel yüceliği, bir arzu saflığıyla boğulur, o zaman bir hiç için canını verecek hale gelirdi. Fakat sonra yine o hiçlerden biriyle bütün uçma arzusu yaralanır; bütün incelemesi, her şiiri bir yara yapan kurcalama huyu uyanır; hayatın, dünyanın, insanların, ruh ve kalbin ne olduğunu soğukkanlı, kendine karşı bile düşmanca, bir şiir zerresine yenilmeyerek arzularının ne iğrenç, emellerinin ne gülünç, başarılarının ne zavallı, bütün mutlulukların, neşelerin ne kadar süslü olurlarsa olsunlar ne iğrenç olduğunu düşünmekten doğan keder ve usançla harap olur, sisli, küflü kalırdı. Ah, ara sıra ruhunu heyecanla titreten saflığa ve şiire olan o eğilim kalıcı olsaydı... Herkes gibi o da hayatı sade, ilk renkli, masum gözlerle görseydi... Hayat onu kollarının arasına alıp tırnakları, dişleriyle paralayarak bu hale getirmemiş olsaydı...
Sayfa 93
İkisi de şunda birleşiyorlardı ki dünyada müzik gibi dokunaklı hiçbir şey yoktur. Necip için ömrünün en tatlı zamanları yalnız çok mutlu olduğu anlar değil, müzik ile kendinden geçtiği zamanlardı.
Sayfa 88
O zaman Suat'ın gözleri o şefkatli bakışı kaybetmeksizin Necip'e döndü ve bu bakış o kadar derin, sıcak bir sevgi ile ıslanmıştı ki Necip, ruhu eriyor zannetti; bir saniye mutlu bir kalp çarpıntısıyla titredi. Evet, bu türden bir bakışla insan dünyanın öbür ucuna gider, diye düşündü. Çöllere gider, dağlara gider...
Sayfa 82
"Ah insanlar, şu insan kalbi... Yüz bin anlamlı bir bilmece... İçinden çıkmak mümkün değil..." diyordu. "Acaba kötülük gibi iyilik de bulaşıcı mı?" diye düşünüyordu.
Sayfa 77
Bilir misin, nefis kadın hangileridir? Temiz ruhlular!
Sayfa 77
Reklam
Fakat o kadar tekdüze, aman ya Rabbi, o kadar tekdüzedir, görülen yüzler daima o kadar aynıdır ki... Mahremiyetsiz, samimiyetsiz, yapmacık bir taklitten, soğuk sarı bir taklitten ibaret bir gösteriş... Her görüştüğünle dehşet verici gizli rekabet, bir mücadele, bir düşmanlık... Hiçbir el sıkmazsın ki mümkün olsa seni bir çukura itmeyeceğine emin olasın. Hiçbir ses işitmezsin ki senin yokluğunda en hain, en haksız bir şekilde alaya almayacağına, çekiştirmeyeceğine emin olasın. İkiyüzlülük, alay, kendini beğenmişlik, bencillik.. Bu aç kurdun elinde bütün yüzler morarmış, bütün gözler bulanmış, birinin başarısı öbürlerinin ayaklar altında ezilmesiyle gerçekleşecek gibi bir kıskançlık, bir kin. Kimse kimseyi beğenmez, üstünden başından tutunuz da söylediği Fransızcaya kadar her şey bir alay vesilesi olur. Zaten hep sahtekarlıktan ibaret olan bu soytarı yüzünde göz dudağa, dudak çeneye güler... İğrenç bir şey kısacası...
Sayfa 76
Kadın olmayınca bir erkek hayatının ne çorak, ne yağmursuz, tesellisiz bir siyah çöl olduğunu bilseniz... Bunu birçok erkekler de bilir de sonra unuturlar. Bir kadının bir erkek hayatına sadece varlığıyla nasıl şiirsel bir tazelik verdiğini, ruhu bir tarafa bırakırsak yalnız vücut için nasıl büyük bir koruyucu olduğunu bilseniz.
Sayfa 76
Sonra gece... İstanbul'un en zarif, en sakin geceleri... Işığa ihtiyaç duymaksızın, gökyüzünün denize yansıyan bütün nurları o kadar şen bir ışık rehaveti oluşturuyordu ki o gölgenin içine gömülmüş, yarı ölmüş kalıyorlardı. O zaman denizin, gökyüzünün, karşıki kırların anlatılmaz bir güzelliği vardı.
Sayfa 74
Sana yemin ederim ki onsuz kalsam ölürüm.
Sayfa 72
Şimdi onsuzluktan hüzünlenmişken bu düşünce, onu sevindirmek, onun sizi beklediğini, şimdi fikren sizinle beraber olduğunu, her an yanınızda hissettiğinizi bilmek, hissetmek, yanınızda görmek... Bu, hüzne sonsuz bir lezzet veriyor, sevilen için çekilen çilelerdeki bir üzüntü zerresiyle karışık hoş bir sarhoşluk haline getiriyor, zaman geçtikçe yaldızlanmış bir üzüntü kadar tatlılaştırıyordu.
Sayfa 57
218 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.