Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ləman

Ləman
@mortoperlaliberta
Benim yalnızlığım insanlarla dolu..
Bibliyofil
Mars
Satürn
130 okur puanı
Temmuz 2020 tarihinde katıldı
– Boş-boş danışma. Düz adam, ideya adamı yaşaya bilmir: elə kasıblığın içində toyuq kimi eşələnə-eşələnə vaxt itirir. Dünyada kasıblar varlılardan çoxdur. Bu da... hə... hə... hə... cənab rəssam, – Tuncalı ağzını açmağa qoymur, güzgüdən görür onu, – o anlama gəlir ki, düz adamlar oğrulardan çoxdur. Deməli, varlı olmaq üçün əsas şərt kasıbları aldatmaqdır, onların payını mənimsəməkdir. Gərək mənəviyyatı söndürəsən ki, kasıbı soya biləsən, oğurruya biləsən. Varlılar kasıblardan oğurruyurlar. Əsl oğrular isə varlılardan. Bax, ona görə oğruları varlıların uydurduğu qanunlar məhkum eləyir. Sən isə oğurruya bilməyən zavallı adamsan, düz adamsan, ideyalara aldanmış adamsan. Özün üçün dərvişsən, vəssalam. Neyniyirsən 600 manatı? Təəssüflənməyinə dəyməz. Sən əgər soymursansa, əmin ol, mütləq səni soyurlar. Elə soyurlar ki, heç ruhun da incimir.
Reklam
Hər adam aldatmağı bacarmır. Varlanmaq üçün oğurlamaq lazımdır, rüşvət götürmək lazımdır, dövlətin cibinə girmək lazımdır, aldatmaq lazımdır. Heç görmüsən düz yolla pul qazanan gəlib varlı birisi olsun? Heç maaşla da varlanmaq olar? Biznes deyilən bir şey, reklam adlanan bir şey insanları aldatmaq üçün, onun-bunun cibinə mədəni surətdə girmək üçün düşünülmüş bir tələdir, yəni oğurluqdur. Oğru gizlənib aldadır, qorxa-qorxa aldadır, gözbağlıca oynayıb aldadır. Qalstuklu kimsələrsə adamı aşkar aldadır; yalanı sənə həqiqət adı ilə qaşıq-qaşıq yedizdirərək aldadır: bizi əvvəlcə siyasətçilər aldadır, sonra məmurlar, sonra biznesmenlər, sonra yazıçılar, sonra süpürgəçilər, sonra çilingərlər, sonra taksi şoferləri aldadır. Və hamı beləcə aldana-aldana, aldada-aldada yaşayır. Hökumət camaatı aldadır, camaat da hökuməti. Bir də görürsən ki, cəmiyyətdə hamı oğrudur!
320 syf.
·
Puan vermedi
Əbuhübb
ƏbuhübbAydın Talıbzade
8/10 · 2 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Burjuvazinin dinlenme ve eğlence merkezlerinde ya da herhangi bir alanda göz önünde çalışan kadınlar için durum daha da vahimleşir. Buralarda çalışacak kadınların işle ilgili becerileri ve bilgilerinin yanı sıra dış görünüşlerinde de burjuvazinin normlarına uyması gerekir. Ve en sonu kadının düşürüldüğü durum, gazetelerin ilan sayfalarına şu şekilde yansır; “fiziği düzgün genç bayanlar aranıyor”. Bu genç bayanlar ister bilgisayar kullanarak sekreterlik yapıyor olsun, isterse bir otel restoranında servis elemanı olsun ama ille de “fiziği düzgün” olsun, burjuvazinin göz zevkini bozmasınlar. Bu genç kadınlar hem uzun iş saatleri boyunca kafa emekleri ya da fiziki güçlerini burjuvazinin hizmetine sunsunlar hem de düzgün fizikleriyle onların göz zevkini okşasınlar! Kapitalizm kadını sadece obje olarak bile sömürmekte öylesine ustalaştı ve bu sömürüyü öylesine meşrulaştırdı ki, bugün pazara sunulan her meta bu cinsellik objesiyle birlikte pazarlanıp, otomobilden fıstığa, beyaz eşyadan teknolojiye kadar istisnasız her ürün, yanında kadın objesi ile satışa sunulur hale geldi. Tekelci kapitalizm asalaklaştığı oranda iğrençleşiyor ve bu iğrençliği oranında kadın cinsini düşürüyor. Ve dahası emekçileri buna ortak etmeye çalışarak, toplumun çürümesine, yozlaşmasına yol açıyor.
Proletarya kadını sadece koşulların kadında geliştirdiği pratik düşünebilme, örgütleyebilme ve engin muhakeme gücünden dolayı da değil iki kat ezildiğinden dolayı yanına almalıdır. Çünkü kadın toplumda erkeğin uğradığı her zulme iki kat uğruyor, her acıyı çok daha fazla yaşıyor. Bu yüzden, binlerce kez daha öfkelidir. Köleliğinin, yaşadıklarının gerçek nedenini öğrendiğinde hiçbir kadın çocuklarını açlığa, yoksulluğa, ölüme mahkum eden; kendisine, analığını, kadınlığını, tüm yaşamını işkenceye çevireni asla affetmeyecektir. Hiçbir güç kadının uğradığı aşağılanma ve hakaret karşısında duyduğu öfkeyi dizginleyemeyecek ve hiçbir güç, günü geldiğinde burjuvaziyi ezilen yoksul kadınların elinden alamayacaktır! Tek başına bu öfkenin bile bugünden örgütlenebilmesi, proletaryanın saflarına katılabilmesi devrimimizi muazzam ölçüde güçlendirecektir. Proletarya kadını örgütlemeden zafer elde edemez. Proletarya kadını özgürleştirmeden özgürleşemez. Yaşasın kadın ve erkek emekçilerin devrimci mücadelesi…
Reklam
SORU: Neden kadınlar evlenmeden önce babalarının, evlendikten sonra eşlerinin soyadını alırlar? Yani soy takibi neden kadınlardan değil de erkeklerden yapılıyor? Bu sorunun içinde tüm cevaplar gizlidir... Soy+Adı=Soy zinciri=Fami-lia=AİLE Romalılarda evcil köle anla-mına gelen familia; zaman geçtikçe bir tek adama ait bulunan kölelerin tümü
Feminizm kadının özgürlüğünü ifade ederken en ileri söylem olarak kadının erkekten-aileden bağımsızlaşma, otoritesinden kopma ve kanunlar önünde eşit haklara sahip olma biçiminde koyar. Oysaki bir kez olsun düşünmez cinsiyetçi yaklaşım erkekler için mi, sınıflı ve özel mülkiyet biçiminde örgütlenmiş toplum için mi gereklidir? Kapitalistler cinsiyetçi yaklaşımı alabildiğine körüklerler,çünkü bu onlara en tatlı karların kapısını açar, yani ucuz kadın emeğinin sömürüsüyle birlikte, bu sayede erkek işçilerin de ücretlerini çekebildiği kadar aşağıya çeker. Bu durum çalışan erkeği de kötü koşullarda çalışmaya zorlar. Çünkü sınıflı toplum evin geçimini erkeğe yüklemiştir, ona verdiği ücreti aile geçindirme üze-rinden hesaplar. Feministlerin sorunu yalnızca cinsiyetçi bir bakışla ele alması yaşanılan nesnel koşullardan bihaber olması demektir. Kadının erkekten-aileden bağımsızlaşabilmesi için ekonomik bağımlılığına son verilmelidir. Bu ise kapitalizm altında belli ölçülerde gerçekleşmektedir, ancak kapitalizmin bizzat ürettiği işsizlik, kadını yeniden eve hapseder. Kapitalist üretim tarzından kaynaklanan onlarca çelişki ve sorun, kadını kısır bir kurtuluş döngüsü içinde bırakır. Özellikle bugünkü koşullarda kapitalizm var olabilmek için geçmişten gelen bütün gericiliğe var gücüyle sarılmaktadır. Öyle ki, uzun yıllar içinde unutulmuş olan tüm gericiliği yeniden hortlatmaya soyunmuştur. Yani feminizmin sistem içerisinde bir çözüm yolu bulmaya çalışması giderek komik bir hal almaktadır.
Tarihsel kapitalizmde yeni olan, işbölümü ile emeğin değerlendirilmesi arasındaki bağıntıdır. Genellikle erkekler kadınlardan farklı (ve erişkinler, çocuklarla yaşlılardan farklı) işler yapmış olabilirse de, tarihsel kapitalizmde erişkin ücretli erkek "ekmek parası kazanan" olarak, erişkin ev işçisi kadın ise "ev kadını" olarak sınıflandırılmıştır. Böylelikle, kendisi de kapitalist sistemin ürünü olan ulusal istatistikler derlenmeye başlandığında, tüm ekmek parası kazananlar iktisadi olarak etkin işgücünden sayılmış, ama hiçbir ev kadını böyle sayılmamıştır. Cinsiyetçilik böyle kurumlaşmıştır. Emeğin temeldeki bu farklılaştırıcı değerlendirilmesinin ardından, gayet mantıklı olarak, yasal ya da benzeri cins ayrım ya da ayrımcılık mekanizmaları gelmiştir.
Yalancılar ve ikiyüzlüler, beyinsizler ve körler, burjuvazi ve yandaşları, genellikle özgürlük, genellikle eşitlik ve demokrasi konusundaki boş sözleriyle halkı aldatmak isterler. İşçilere ve köylülere şunu söylüyoruz: Yalancıların maskelerini kaldırın, körlerin gözlerini açın. Onlara sorun: Hangi cinsin hangi cinsle eşitliği? Hangi ulusun hangi ulusla eşitligi? Hangi sinifin hangi sınıfla eşitliği? Hangi boyunduruktan ya da hangi sınıfin boyunduruğundan kurtuluş? Hangi sınıf için özgürlük? Bu sorulanı ortaya atmaksızın, bunları ön plana çıkarmaksızın, bunların sessizce geçiştirilmesine, gizlenmesine, örtbas edilmesine karşı savaşmaksızın politikadan ve demokrasiden, özgürlükten, eşitlikten ve sosyalizmden sözeden kimse, çalışanların en acımasız düşmanıdır. Kuzu postuna bürünmüş kurttur, işcilerin ve köylülerin en kötü hasmıdır, mülk sahiplerinin, çarların ve kapitalistlerin bir uşağıdır.
665 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.