"Senin gerçeğini bir başkasının bulabileceğini sanma; her şeyden çok, bundan utan. Yiyeceklerini ben hazırlasam, yemek için bir arzu duymazdın. Yatağını ben hazırlasam, uyumaya uykun olmazdı."
Yeryüzünde hiçbir bağı olmayan yüreğim hep yoksul kaldı, kolayca da öleceğim. Mutluluğum coşkudan doğdu. Hiçbir şeyi seçip ayırmadım, çılgınca sevdim her şeyi.
Bütün bu cesaret kırıcı yol değiştirmelerden, şurda burda gelişigüzel dolaşmalardan sonra uysal bir liman, en sonunda rahatlayan ruhumun, döner fenerin yanından, sağlam bir mendirek üzerinden denize bakacağı liman gelecek mi?
Nathanael, daha hiç kimsenin vermediği bir sevinç vermek isterdim sana. Nasıl vereceğimi bilmiyorum, gene de bu sevinç bende var. Sana daha hiç kimsenin seslenmediği kadar içten, candan, yakından seslenmek isterdim. Sana gecenin öyle bir saatinde gelmek isterdim ki, her birinde sana gösterilenden daha fazlasını arayarak birbiri ardından birçok kitaplar açıp kapamış olasın; hâlâ beklediğin bir gece saatinde, desteklendiğini duymamak yüzünden coşkunun keder olacağı saatte gelmek isterdim sana. Yalnız senin için yazıyorum; sana yalnız bu saatler için yazıyorum, öyle bir kitap yazmak isterdim ki, onda her düşünce, her kişisel coşkunluk yol görünsün sana, onda yalnız kendi öz coşkunun gölgesini görür gibi olasın. Sana yaklaşmak isterdim, beni sevesin isterdim.
Günler bilirim ki, iki kez ikinin dört ettiğini kendi kendime yinelemek bile belli bir mutlulukla doldururdu içimi, masanın üstünde kendi yumruğumu görmek bile ...
Başka günler de bilirim ki, ne olursa olsun fark etmezdi.