Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Mücahit Mürşit Akyol

Mücahit Mürşit Akyol
@mucahitmursitakyol
6 Kitap Babası
Yazar
Master/Dumlupınar Üniversitesi-Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Ana Bilim Dalı
Kütahya
54 okur puanı
Aralık 2018 tarihinde katıldı
"Ey, İnsan! İşte Tanrının Yaratımının güzel bir parçası; o halde, onun önünde dur ve O Yüce Dostunun kusursuzluğunu sevmeyi öğren."
Reklam
'Sen, Paul Atreides, kralların torunu, bir Dük'ün oğlu, yönetmeyi öğrenmelisin. Bu, atalarından hiçbirinin öğrenmediği bir şey...'
"Şunu hafızana kazı delikanlı: Bir dünya dört şeyle ayakta durur..." Büyük eklemli parmaklarından dördünü kaldırdı, "...bilgenin ilmi, soylunun adaleti, haklının duaları ve cesurun yiğitliği. Ama tüm bunlar hiçbir şey değildir..." Parmaklarını kapatıp elini yumruk yaptı, "...yönetme sanatını bilen bir yönetici olmadıkça. Bunu, geleneğinin bilimi haline getir!"

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hangi güçlerin bizi çevrelediğini sen de benim kadar iyi biliyorsun. Üç köşeli bir uygarlığımız var: Landsraad'ın Federe Büyük Evlerine karşı dengeyi koruyan İmpatorluk Ailesi ve bunların arasında yıldızlararası ulaşım üzerindeki lanet olası tekeliyle Lonca. Siyasette sacayağı bütün yapıların en kararsızıdır...
Dune - Çöl Gezegeni
Dune - Çöl GezegeniFrank Herbert
9.1/10 · 11,5bin okunma
Reklam
Sen kalk yaşlanıncaya dek evlat hasreti ile yan, dualarında "sabırla" bu arzunu dile getir. En sonunda duan kabul olsun ve bir evladın olsun... Sonra bu evladı sana bağışlayan Rab önce O'nu kurak bir vadiye bırakıp gitmeni sonrasında ise kurban etmeni istesin... En sevdiğini, evladını, biricik İsmail'ini... Ve sen babana ve peygamberine itaat edip "teslimiyet" gösterip boynunu uzat... Ve Rabbimiz ise "dünya sınavında" ki bu denemeyi başarılı geçtiğini vahyederek bu olayı kıyamete kadar bizim için bir nişan kılsın... Tevekkül ederek Rabbine sabırla teslimiyet gösteren iki peygamberin ruhları şad olsun... Kurban Bayramı'mız mübarek olsun inşaALLAH 🙏
Altmışların başlarında Sovyet yetkililer Yahudilere karşı iki cepheli-dinsel ve ekonomik yeni bir kampanya başlattılar. Mu­ seviliğe saldırı, kimi nedenlerle Sovyet yetkililerin yine tehlike · olarak görmeye başladıkları dine karşı yürütülen genel kampan­ yanın bir parçasıydı. Yahudi diniyle ilgili polemikler, Hıristiyan­lık ve İslamiyet gibi Sovyetler Birliği'ndeki diğer iki büyük dini grupla ilgili tartışmalardan dikkat çekici bir· biçimde farklıydı. Museviliğe yönelik eleştiriler sadece kullanılan üsluptaki şiddet ve kabalık bakımından değil, mevcut soı:unların kökenini geç­mişte aramak gibi bir farklılık da içeriyordu. Örneğin, Kitab-ı Mukaddes'deki joshua, Siyonist bir işgalci, Kral Davut saldırgan bir yayılmacı ve zampara olarak gösteriliyordu. Ayrıca komplo, açgözlülük ve egemenlik hırsı gibi anti-Semitik kalıp-yargılar da kullanılıyordu. Din karşıtı.Sovyet propagandasının seçiciliği, ço­ğunluğu Müslüman olan Azerbaycan Cumhuriyeti'nde çıkan 4 Haziran 1985 tarihli Bakinskii rabochii'de çıkan bir karikatürde çarpıcı bir biçimde görülür. Üzerinde Davut Yıldızı olan bir ki­ taptan zehir ve ağu yazılı iki şişeye sıvılar damlamaktadır. Ön planda yer alan hain bakışlı iki adamdan biri diğerine, "Bu zehirler önce beyinde etkisini gösterir," der. Her ikisi de Yahudi amb­lemli kitabı işaret etmektedirler. Arka plandaki kitaplarda bir haç .ve oturmuş bir Buda bulunmaktadır. Ama hilal yoktur.
Stalin'in, son yıllarında Yahudilere karşı takındığı tutumu açıklayan çeşitli nedenler ileri sürülebilir. Bir tanesi Yahudi dev­ letinin kuruluşu aşamasında verdiği destek karşılığında elde et­ tiklerinden duyduğu hayalkırıklığıdır. Bir diğeri, belki de daha önemlisi, lsrail'in kurulmasının ve elde ettiği erken zaferlerin Sovyet Yahudileri üzerindeki heyecan verici etkisinden duyduğu endişedir. Stalin'in tebaası içinde diğerlerine göre daha fazla. yıl­dırılmış ve cesareti kırılmış olan Yahudiler, lsrail'in doğuşunu ve başarılarını kutsal bir sevinçle karşıladılar; özellikle ilk İsrail bü­ yükelçisinin Moskova'ya gelişi, Yahudi kalabalıkları tarafından sınırsız bir coşkuyla kutlandı. Sovyet nüfusu içindeki herhangi bir kesim ile Sovyet kontrolü dışındaki herhangi bir otorite ara­ sındaki hiçbir ilişkiyi hoşgörüyle karşılamayan Sovyet yetkililer için bu bir tehlike sinyaliydi.
Yahu­di kültürüne saldırı 1938'de başlamış ve 1940 yılına kadar Beyaz Rusya ve Ukrayna'daki bilim akademilerinin Yiddiş bölümleri de dahil olmak üzere tüm Yiddiş okulları kapatılmıştı. Yahudilikle il­gili tüm eğitim ve araştırma faaliyetleri sona erdi. Yahudiler bir yandan da savunma ve dışişleriyle ilgili parti ya da hükümet görev­ lerinden gitgide dışlanıyorlardı. Ocak 1948'de Yiddiş devlet tiyat­rosu müdürü ve savaş sırasında kurulan Anti-Faşist Yahudi Komi­tesi'nin başkanı Solomon Mikhoels bir trafik kazasında öldü. Daha sonra bunun devlet tarafından düzenlendiği anlaşıldı.10 Bu tür hi­ lelere başvurmanın artık gerekli olmadığının düşünüldüğü Ağus­ tos 1952'de yirmiden fazla önde gelen Yahudi kültürel figürü "ca­sus ve burjuva milliyetçisi" oldukları gerekçesiyle idam edildi.
Bu ayaklanmalardan en kötüsü, ge­ri dönen onlarca Yahudi'nin komşuları tarafından öldürüldüğü Kielce şehrindeki ayaklanmaydı (Haziran 1946).
Reklam
Alman ölüm kamplarında ölen beş ya da altı milyon Yahudi, Hitler'in savaşında yaşamlarım yitiren onlarca milyon insanın bir parçasıydı. Fakat birçok açıdan Yahudiler benzersizdi. Almanlar kesin olarak yenilgiye uğratılıp teslim olmadan önce, işgal altın­ daki ülkelerde yaşayan hemen hemen bütün Yahudileri yok etti­ ler - ki bu sayı dünyadaki Yahudilerin yaklaşık üçte birine karşı­ lık gelmekteydi. Hiç şüphesiz işgal edecekleri başka ülkelerdeki Yahudileri de katledeceklerdi. Diğer gruplar, Ruslar bile, ne Ya­ hudilerinkiyle kıyaslanabilir acılar çekmişlerdir ne de onların maruz kaldıkları türde bir mezalimin hedefleri olmuşlardır. Ger­çekten, Çingeneler hariç, başka hiçbir grup sistematik ve toplu bir yok etme eyleminin hedefi olmamışlardır.
1939-1945 yıllan arasında, bir milyonu çocuk beş veya altı milyon kişi, sadece Yahudi oldukları için toplanarak kamplara tı­ kıldı ve çeşitli şekillerde öldürüldü. Daha önceki yıllarda kurşu­ na dizilmişler ve yine kendilerine kazdırılan çukurlara gömül­müşlerdi. Daha sonra çok sayıda insanın çabuk ve düzenli bir bi­ çimde öldürülebileceği yeni bir cinayet teknolojisi geliştirildi. Bu yeni ölüm teknolojisiyle, kurbanların kullanılabilir artıkları -saç­ları, dişleri ve yağlantutumlu katillerinin kullanımı için koru­ narak saklanabiliyordu.
Anti-Semitik tarih görüşünün aşın şekli Yahudileri şeytani bir güç, geçmişten günümüze dünyadaki tüm kötülüklerin kökeni olarak görür. Bu görüşe göre bir Yahudi, Yahudi olmayan dünyaya sızarak onu bozma ve nihai olarak yönetme amacı güden, ebedi ve ,,. evrensel bir komplonun üyesidir. Bu amaca ulaşmak için hepsi de kötü olan çeşitli yöntemler kullanır .. Ortaçağda, Yahudiler kuyula­ rı zehirlemek, veba yaymak ve ritüel cinayetler işlemekle suçlanır­ lardı; daha modem zamanlarda hem kapitalizmi hem de komüniz­ mi icat etmek ve biri ya da diğerini veya her ikisini birden dünya­ yı egemenlikleri altına almak için kullanmakla suçlanır oldular. Son zamanlarda ise kara Afrika'yı köleleştirmek, hatta -bazı femi­ nistlerceantikçağların büyük Ana Tanrıçası'nı tahttan indirerek ataerkilliği ve erkek egemenliğini getirmekle suçlanmaktadırlar.7 Bu ve benzeri önermeleri herhangi bir akılcı temele dayandırmak açıkça imkansız olduğu için anti-Semit başka bir araca başvurur - "gerçekler" icat etme ve bunları desteklemek için kanıt yaratma.
Zencilerden nefret edenler, bu nef­ retlerinde anti-semit kadar tutkulu ve zalimliklerinde onlar kadar sadist olabilirler, fakat amaçlan zencileri bastırmak ve aşağılamak, kullanmak ve sömürmektir, yok etmek değil. Aksine, zencilerden nefret eden biri siyah adamı mal gibi alıp satabileceği, bir sığır gi­ bi büyütüp yetiştireceği, bir hayvan gibi kullanabileceği değerli bir varlık olarak görür. Yahudi ise, evcilleştirilecek ve işe koşula­ cak yararlı bir hayvan olarak değil, ezilmesi gereken bir böcek ola­ rak görülür. Tarihte siyah ve beyaz ırkın ilişkilerinde zalimliklere ve kabalıklara rastlanır ama bunlar arasında ne pogromlar vardır ne de toplama kampları. 19. ve 20. yüzyıllardaki en korkunç ve en yaygın ırkçılık örnekleri arasındaki temel farklılık budur.
327 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.