Sevgi sadece dokunuşla değil, aynı zamanda ses tonuyla,
yüz ifadeleriyle, duyarlılıkla, sözcüklerle ve verilen bakımın
kalitesiyle de iletilir. Bir çocuk ne kadar çok (ya da az) sevgi
verildiğini hissedebilir.
Çocuk sahibi olmamayı tercih etmiş olan kadınların çoğu
yetersiz annelik görmüştür ve nasıl annelik yapacaklarını bi
lemeyeceklerinden korkarlar. Bazen çocuklarını kendilerine
yapıldığı gibi 'mahvedeceklerinden' çekinirler. (Ama unutma
yalım ki bir kişinin ebeveyn olmamayı tercih etmesinin başka
önemli nedenleri de vardır.)
Kadınlar, plansız hamilelikler ya da sosyal beklentiler yüzünden, istemeden kendilerini anneliğin içinde bulurlar. Genellikle bu tür kadınlar henüz tam yetişkinliğe geçmemiş kişilerdir. Onları bekleyen göreve hazırlıksızlardır.
Karşılanmamış birçok ihtiyacınız varken kendinizden bir şeyler vermek kolay değildir. Ancak annelik sürekli olarak vermeyi, kendini adamayı gerektirir. İyi bir anne çocuğu üşüdüğünde onunla vücudunun sıcaklığını, besine ihtiyaç duy-duğunda da memesindeki sütü paylaşır. Hem dünyaya henüz gelmemiş çocuğuna, hem de emzirdiği çocuğuna kemiklerinden kalsiyum verir. Bu, en temel düzeydeki kendinden verme olayıdır. Annenin bir fedakarlık sembolü olmasına şaşmamak gerek!