Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Müzeyyen

Müzeyyen
@muzeyyeen
Vadinin başındaki lavtalı hüzün @cizgisahaf
Eskişehir
Eskişehir
10 okur puanı
Nisan 2022 tarihinde katıldı
Gelecek Uzun Sürer
Sumru: Acaba gelecek 25 yılda neler olacak bu ülkede? Ahmet: Söyleyeyim. olacak olanları mı, olmasını istediklerimi mi? Sumru: Bu hangi filmden? Ahmet: Henüz çekilmemiş bir filmden. 25 yıl sonra biz senle belki yine Benusen'de surlara çıkarız. Ama biraz yaşlanmış oluruz. Senle beraber bütün Karadeniz'in etrafını bisikletle dolanırız. Batum'da çaça (chacha) içer, Gürcü şarkıları dinleriz. Sovim'de Mayakovsky'nin evine götürürüm seni. Yaltalı Dr. Chekov'dan öyküler okuruz. "İçelim ve birbirimize 'sen' diyelim" deyip, Moskow-Petrushki treninde votka içeriz. Varna'da "Karşı kıyıdan sesleniyorum, sesimi işitiyor musun Mehmeet, Mehmett?" deyip, Nazım'ı yâd ederiz. Sonra haritayı açarız, gözümüzü kapatırız, parmağımı koyarız bir noktaya, derim yürü. Dünya haritasına. Sonra ben belki politikaya atılırım. Ama sadece ulaştırma bakanı olurum, ha. Bütün ülkeyi demir yollarıyla döşerim. Sadece Batı'dan Doğu'ya değil Doğu'dan Karadeniz'e, Karadeniz'den Akdeniz'e uzun uzun demir yolları yaparım. Sonra, her bölgede yok olmakta olan diller ve kültürlerle ilgili enstitüler kurulmuş olur. Sonra, sonra belki her şey değişmiş olur. Sonra çalışma saatleri 5 saat olur. Sonra 30 yıldır bu içinde bulunduğumuz çatışma ortamıyla ilgili hakikatleri araştırma komisyonları kurulmuş olur. Sonra... Ne çok sonra var, değil mi?
Reklam
Nilgün Marmara
Ece ayhan 13 Ekim 1987’de, Nilgün Marmara’nın cenazesinde, Nilgün’ün annesinin yanına gider ve okul numarasını sorar, annesinin söylediği sayı Nilgün’ün mezar numarası ile aynıdır; 128 Nilgün” "aldırma 128! intiharın parasız yatılı küçük zabit okullarında her çocuğun kalbinde kendinden büyük bir çocuk vardır bütün sınıf sana çocuk bayramlarında zarfsız kuşlar gönderecek."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yıkılma Sakın
Malazgirt’e sürgün giden Ataol Behramoğlu Nisan 1969 yılında işte bu Yıkılma Sakın adlı şiiri İsmet Özel’e gönderir. İsmet Özel de ona bir şiirle cevap vermek ister. Ancak sürgünde olduğundan dolayı şiiri yazacak vakit bulamaz. Hikayenin devamını İsmet Özel şu şekilde bahsetmiştir; “O sırada Ataol Trabzon’dan Malazgirt’e sürgün ve hapis gitmişti. Ve elden bana Yıkılma Sakın adlı şiirini göndermişti. Askerdi, yedek subay. Bir subaya karşı gelmekten hapsedilmişti. Muş’a gelen Malazgirt’li Orhan adlı bir çocuk, Ataol’un şiirini getirdi bana bende ona bir şiirle cevap vereyim dedim. Ama nasıl yapacağım? Hem askerlik hem şiir olmuyor. Hemen bir formül buldum. Diş çektirene üç gün istirahat veriyorlardı. Ağzımda da diş kökleri vardı. Dişçiye çıktım üç diş kökü aldırdım ve üç gün istirahat aldım. Üç gün uğraştım didindim, ama şiir bitmedi. Bitmeyince gene dişçiye çıktım, dedim ki ‘Şu dişleri çek.’ Çürük olan ama tedaviyle kurtarılabilecek olan iki dişimi çektirdim. Dolayısıyla üç gün daha dinlenme imkanı doğdu ve altı günde şiiri bitirdim.” Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın “Şiir için ne feda edebilirsin, mesela kolunu kesebilir misin?” sorusunun sansasyonel bir cevabı olmuştur bu olay.
İsmet Özel
İsmet Özel
Gönül Murabbası
Fatih zamanında yaşamış Ahmet Paşa'nın çapkınlığı yüzünden kelleyi kaybetme durumu vuku bulunca yazdığı söylenir ve hatta 'bizi hâk itdi hevâ yolına sevdâ n’idelüm' kısmının konunun özeti olduğu rivayet edilir.
Ahmed Paşa
Ahmed Paşa
Reklam
Kan ve Kaan arasında binlerce kelime oyunu geliyor aklıma
Kaan İnce
Kaan İnce
Ne tuhaf;herkesin en az bir şarkıyla,bir kitapla,bir filmle hatta günle bile kan bağı veya kan davası var.Ya da illa ki olacak.Peki Kaan ile dünya arasındaki bağı inceldiği yerden koparan hangi şiirdi?Ha-kim düşürdü bu davayı?
Papatyalar
Biraz sabret çünkü insan cürmdür
Susma,susmak zinaya eş değer Nesimi.
Bende sığar iki cihân ben bu cihâna sığmazam Cevher-i lâmekân benim kevn ü mekâna sığmazam
İmadəddin Nəsimi
İmadəddin Nəsimi
Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?
Ahmet Haşim
Ahmet Haşim