Öncelikle şunu söyleyeyim, kitap bir çırpıda okunabilen bir kitap. Sizler için üşenmedim tek tek boş olan sayfaları ve sadece resimlerin olduğu sayfaları saydım: toplamda -yanlışım yoksa- 46 sayfası zaten boş. Geriye okunacak 106 sayfa kalıyor. Ee bi zahmet o kadarcık sayfayı da okuyuverin (:
Kitabı okuyup da beğenmeyen pek azdır diye sanıyorum.
YouTube kitap kanalımda Hayvan Çiftliği kitabının da içinde bulunduğu kitaplık turu videomu izleyebilirsiniz: ytbe.one/yf0me602lnY
"Animal
You're an animal
Don't take anything less" Muse
70 yıllık bir fener.
Çok çabuk unuttuk ülkede olanları. Unutmak ve kanıksamak en sevdiğimiz şeyler oldu. "X kişi ne yapsa her
Kitapla ilgili yüzlerce inceleme varken bir de ben yazmalı mıyım diye çok düşündüm. Çünkü, #132705929 . Sonunda ne karar verdiğimi tahmin edersiniz herhalde…
Karakter rehberiyle başlamak istiyorum incelemeye. Henüz okumayanlar için yardımcı, okuyanlar için de hatırlatıcı olacağını umuyorum. Başlayalım o halde:
• Bay
Bu kitap yorumunu Instagram'daki "alintilarlayasiyorum" profilimde de okuyabilirsiniz: instagram.com/p/CmrY1heNFMI
Bütün incelemeler eşittir ama bazı incelemeler öbürlerinden daha eşittir.
Bu incelemenin altına yazılan her yoruma karşılık olarak her yaşa uygun harika kitaplar önerdim. Yeni kitaplar keşfetmek için
“ -Evlat, özgürlük mü istersin bilgi mi?
-Özgürlük isterim.
-Bilgisiz özgürlük tekrar mahkum yapar seni…”
Monte Cristo Kontu (2 Cilt Takım) bence hayatta adaletsizlikle karşılaşan herkesin hikayesine ilham verebilecek klasik bir şaheserdir.
Romanın merkezinde, genç bir adam olan Edmond Dantès'in trajik hikayesi yer alıyor. Edmond, başarılı bir denizci olarak
1800lü yılların ünlü Fransız yazarı Alexandre Dumas’nın 1.500 sayfalık bu uzun mu uzun romanı, okuyucusunu tarihi bir maceraya sürüklüyor. Döneminde tefrika edildiğinde büyük yankı uyandıran, Dumas’nın özellikle kadın hayranlarını büyüleyen bu roman, heyecanlı ve sürükleyici kurgusunun yanı sıra merkezinde yer alan sıra dışı aşk hikayesi ile de
“Uzun zaman önce, büyük bir savaşçı başarı kazanabilmek için yaşamsal bir karar vermek durumunda kalmıştı. Ordularını sayıca kendisinden fazla olan güçlü düşmanının üzerine göndermek üzereydi. Askerlerini gemilere bindirdi ve düşman ülkesine doğru ilerlediler. Kıyıya ayak basınca askerler indi ve teçhizatlar boşaltıldı. Daha sonra kendilerini taşıyan gemilerin yakılması emrini verdi. İlk çarpışmadan önce de adamlarına dönüp, ‘Gemilerin alevler içinde olduğunu görüyorsunuz. Bu, savaşı kazanmadıkça bu kıyıları canlı terk edemeyeceğimiz anlamına geliyor. Başka seçeneğimiz yok. Kazanacağız ya da yok olacağız!’
Kazandılar.”
~STALİN ÇİFTLİĞİ~
Sevgili 1K üyeleri, incelememe başlamadan şunu belirtmek isterim ki böylesi önemli bir kitabı değerlendirmek herkes için zor olsa gerek. Sözüm ona kitabın nesnel degerlendirilmesini çok güç bulmaktayım. Çünkü George Orwell' da kitabını yaşadığı talihsiz olaylar sonrası yazması ve onun bir nevî Rusya (Stalin) yüzünden "genel
"Herkes savaşa girme kararını kendi verseydi, hiç savaş olmazdı." [c.1,s.48]
Bir kişiyi öldürene katil, bin kişiyi öldürene kahraman diyoruz. Peki o bin kişiyi öldüren bir kişiyi öldürene ne derdik? Katil mi, kahraman mı?
"Sanki tüm insanlık sevgiyi öğütleyen Yüce Yaratıcı'nın kanunlarını unutmuş, birbirini öldürme sanatının