Gerçek mutluluk, yavaş yavaş, azar azar gelir ve bu bizim hayata bakış açımızla, çevremizle, çevremizdekilere karşı davranışlarımızla doğrudan ilgili ve orantılıdır. Mutluluk, birbirini tamamlayan ufak tefek şeylerin birikmesiyle doğuyor.
Kitabın konusu;
İvan İlyiç ev hayatının bunaltıcılığından dolayı işkolikleşmiş bir yargıçtır, tek amacı terfi almak ve zenginleşmektir fakat zenginleşmesi ona iyi getirmez ve yeni aldığı lüks evi düzenlerken merdivenden düşüp amansız bir hastalığa yakalanır doktorlar apandist mi, böbrek mi karar veremezler. İvan İlyiç öleceğinin bilincindedir, son anına kadar ölümü düşünür, yüzleşmeye çalışır.
Yorumum;
Bu kitabın bana kattığı şey ölüm korkusunun aslında şuanki hayatımızdan memnun olmadığımızı gösterdiğini anlamamı sağladı.