Gülmek, ağlamak, nefret etmek, sevmek, pişman olmak, isyan etmek neyse yazmak da odur benim için. İşte o yüzden yazarım ben. Birtakım sosyal ihtiyaçlar, kafa tutulmaz kurallar, şahsi çıkarlardan dolayı yazarım. Kısacası yaşadığımın farkına varmak için yazarım ben. Herhangi bir toplulukta, mecliste, sofrada, insan olan her yerde boğazımda düğümlediğim hıçkırık, gözümde tuttuğum yaş, dudaklarımda soldurduğum tebessüm, koparamadığım çığlık, gölgesine sığınmaya mecbur olduğum sensizliktir yazmak. İşte bu yüzden alırım kalemi elime, bu yüzden dokunurum duyguların bam teline.
Bilmezdim gündüzüm varken gecelerin varlığını
Bilmezdim şarkılarının taşıdığı anlamı
Bilmezdim baktığım boş bir duvarın aslında çok şey anlattığını
Bilmezdim sensizliği ben, senden evvel
Gönlüm ne dertlidir ne de bahtiyar
Ne kendisine yâr ne de bir başkasına bakar
Ne doğan güne hükmüm geçer
Ne de başkasına kapılır bu gözler
Ne insanlara bakar kıskanırım
Ne çok ağlamaklı olur bu dizeler
Bildiğim tek birşey var sanırım
Yetmez güzelliğine kelimeler, şiirler
Senden evvel de pek çok insan aynı gökyüzünü paylaştı. Fakat bir kez olsun bakmayı düşünmediler masmavi gökyüzüne . Akıp giden zamanı hissetmediler. Koşulsuz hayatın meşguliyetine duydukları sarsılmaz teslimiyet duygusuyla ne olmak istedikleri konusunda en ufak tereddüt duymadan geldiler , baktılar ve gerçeği görmeden göçtüler bu dünyadan . Görmek isteyenlerin ise en büyük yardımcısı masmavi gökyüzü oldu .
Meftundum ona hoşlanma ne kelime
Kimseyi görmemiştim onun yerine
İnsanlar görmez, anlamaz bu deliden
Doyasıya bakmak vardı gözlerine
Fanidir bedenim, gözlerim, ellerim
Daim olacak olan yalnızca sevgim
Ne beşerler gelsin engel olamazdı
Oysa engel olan sendin, ölen ise benim