Gözü korkmuş adam, vay senin ocağın batsın. Bir insana hiçbirşey yapma! Bir kere gözünü korkut yeter. Ölünceye kadar, kıyamet kopuncaya kadar onu köle yap kullan. Gözü korkmuş adam insan değildir.
Arizona Dream Filminin film müziği (soundtrack diyip caka satmanın manası yok) In the Death Car parçasını dinlerken okuduğum bir kitap bir roman kahramanı beliriyor zihnimde ancak tam seçilmiyor. Her yeniden dineyişimde daha da netleşiyor ancak galiba kahramanım Paulo Coelho'nun kitaplarından biri
- kulağını ver, can kulağını... beni sağlam işit... islam'a giren, tanrı'yı her yerde var göre... peygamberden gayet utana... halka karşı edepsiz olmaya sakın... töresiz iş tutmaya hiç... kendinden büyüğe kasıntılı olmaya... küçüğe kıyıcı olmaya... sözünde, yemininde dura sımsıkı... kimselere haset etmeye... doğru söze "evet" diye... ayıp görse gerilip örte, kendi günahlarını bilip... çünkü, yere güç yetmez, göğe el vermez. tamamsın, kara vasil'in mavro kardaşım, var yürü... bundan böyle cennetliksin, çünkü sana kör şeytan girişebilemez!
bayhoca laf attı:
- oldu mu ya, kel derviş, hani bunun arapça duası?
kel derviş suratını buruşturarak baktı:
- biz türk dilini biliriz. suyun geldiği yana "yukarı", gittiği yana "aşağı" deriz, bayhoca, dilin anlaşılmazından hiçbir şey anlamazız, koca tanrı'ya şükür!
Doğaya karşı duyarsız olmamalı bir insan
Sadakatini göster sonsuz ve buna yürekten inan
Nasıl ki yağmur topluyor kanatlarında ıslaklık martıların
Kar yağıyor nasıl ki üstlerine tüm karartıların
Bunda bir amaç var gizli bir güzellik bunda
Hiç alışık olmadığı aslında aşıkların
Türkçede bir insanın inatçı olduğunu fikrinden caydırılamadığını ifade etmek için "Nuh diyor Peygamber demiyor!" tabiri kullanılır.Niçin burada ismi verilen peygamber Nuh'tur da başka bir peygamber değildir?Bunun açıklamasını müslümanların Nuh'u peygamber kabul etmesine, buna karşın Musevi ve Hristiyanlıkta Nuh'un saygın bir ihtiyar olarak sayılmasına bağlamak gerekir.
"el öpmek?.. niçin? dedi. istersen konuşalım. fakat konuşmaktan ne çıkar ki! kim bilir şimdiye kadar kaç merkep yükü kitap okudun. fakat bundan ne anladın? hiç değil mi? insanlar neyi bilirler? zevk ve bencilliklerinin arzuladığı sanatsal bir takım şeyleri… fakat hak ve hakikat hususunda ne bilirler? hiç! akıl yoluyla hakkı bulmak mümkündür. fakat bilmek, anlamak mümkün mü? ne konuşalım? harfleri bir araya getirerek hikmet bilinebilir mi?"
Ne görüyorum orda?
Altın, şu parlak ve değerli sarı metal!
Bu azıcık altın; siyahı beyaz, çirkini güzel, haksızı haklı, alçağı soylu, ihtiyarı genç, korkağı yiğit göstermeye yeter!
Papazlarınızı ve hizmetçilerinizi yolunuzdan uzaklaştırır, hastaların başucundan yastığı çekip alır.
Bu sarı para sözler verdirir, sözler bozdurur, melunu mübarekleştirir, morarmış cüzzamlıya taptırır, hırsızlara unvanlar saygınlıklar ve övgüler kazandırıp onları senatör koltuklarında oturtur, gözü yaşlı dulu yeniden evlenmeye o karar verdirir. İğrenç bir ülserliler hastanesinin iğrenerek kusacağı kadını o allayıp pullar, parfümler ve gençleştirir...
Haydi oradan! Lanetli toz onca milletler içinde fitne tohumları eken bütün insan cinsinin fahişesi, seni tabiattaki yerine iade etmek istiyorum.
Perde 4/Sahne 3
Savaş kölesi Cervantes Cezayir Valisi tarafından serbest bırakıldıktan sonra İspanya'ya dönüp kaleme aldığı Don Kişot'un 32. bölümünde kendini azat eden paşadan sitayişle bahseder. Emekliliğinde İstanbul'a gelen bu paşa bari benim de bir eserim olsun düşüncesiyle Boğaz kıyısında adını taşıyan Kılıç Ali Paşa Camii'ni yaptırır.
Sitayiş nedir diye hz gogola soranlar el kaldırsın :)
Ne görüyorum orda?
Altın, şu parlak ve değerli sarı metal!
Bu azıcık altın; siyahı beyaz, çirkini güzel, haksızı haklı, alçağı soylu, ihtiyarı genç, korkağı yiğit göstermeye yeter!
Papazlarınızı ve hizmetçilerinizi yolunuzdan uzaklaştırır, hastaların başucundan yastığı çekip alır.
Bu sarı para sözler verdirir, sözler bozdurur, melunu mübarekleştirir, morarmış cüzzamlıya taptırır, hırsızlara unvanlar saygınlıklar ve övgüler kazandırıp onları senatör koltuklarında oturtur, gözü yaşlı dulu yeniden evlenmeye o karar verdirir. İğrenç bir ülserliler hastanesinin iğrenerek kusacağı kadını o allayıp pullar, parfümler ve gençleştirir...
Haydi oradan! Lanetli toz onca milletler içinde fitne tohumları eken bütün insan cinsinin fahişesi, seni tabiattaki yerine iade etmek istiyorum.
Shakespeare-Atinalı Timon Perde 4/Sahne 3