"ey baharı saçlarında tarayan
hangi affedilmez günâhı pervâsızca
hangi câni rûhunla işledin acziyetin
gömüldün zifirî mezarlarına
çürümüş insan beyinlerinin"
"Benim bir karış toprak vermem söz konusu olamaz. Zira, istenen toprak bana ait değildir. O milletime aittir. Bu devleti kuran ve kanıyla besleyen milletime... Herhangi birisine vermek veya bizden koparılmasına razı olmaktansa, yeniden kanımızla yıkamayı tercih ederiz. Benim, Suriye ve Filistin'den gelen iki alayım Plevne'de son neferlerine kadar şehit oldular. Türk İmparatorluk toprakları bana değil, Türk milletine aittir. Bu İmparatorluğun hiçbir parçasını hiç kimseye veremem. Yahudiler şimdilik milyarlarını biriktirsinler. Kim bilir, bir gün bu İmparatorluk paylaşılırsa onlar da istediklerini belki de bir şey ödemeden elde edebilirler. Fakat ancak kadavramız paylaşılır, canlı vücuttan parça koparılmasına müsaade edemem.”
Edmond iyi çocuktu ama fena bir kusuru vardı. İnsanlara fazla güveniyordu. Sırf seviyor diye onları tanıdığını zannediyordu. Eğer geriye dönüp söyleyebilsem söylerdim. Edmond derdim, her ihanet sevgiyle başlar.