Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ömer Faruk Türker

640 syf.
8/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Doktor Jivago
Doktor JivagoBoris Pasternak
8.1/10 · 1.052 okunma
Reklam
Ömer Faruk Türker

Ömer Faruk Türker

, bir kitabı okumayı düşünüyor
Gulag Takımadaları – 1. Cilt
Gulag Takımadaları – 1. CiltAleksandr Soljenitsin
8.4/10 · 109 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
298 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Muhteşem Lozan Zaferini Bir Daha Okuyalım
Lozan sadece bir anlaşma değildi. Lozan uzun mücadeleler ve politik ustalık gerektiren manevralar sonunda elde edilmiş tarihimizin en büyük diplomatik başarısıdır. Peki bu zafer nasıl geldi? " Önce Lozanda ülkemizi temsil edecek heyetin üyeleri titizlikle seçildi. Sonra çiçeği burnunda devlet adamlarımız, hükümetimiz, meclisimiz hatta
Ömer Faruk Türker

Ömer Faruk Türker

, bir kitabı okumaya başladı
Kur'an'a Göre Hz. Muhammed'in Hayatı
Kur'an'a Göre Hz. Muhammed'in Hayatıİzzet Derveze
0/10 · 1 okunma
Reklam
340 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
İnsan insanın kurdudur.
Dünyanın en büyük açık hava hapishanesi Rusya( SCBB) nın acıklı yakın tarihi. Sosyalizm canavarı altında inim inim inlemiş Rusların, Türklerin, Çerkezlerin, Kırgızların ve her çeşit milletten milyonlarca insanın yürek burkan hikayesi Gün Zileli'nin kaleminde hayat buluyor. Kitap Boşevik devriminden başlayıp Stalin'in ölümü arasında geçen yılları olayları anlatıyor. Öyle şeyler okuyacaksınız ki bu kadar olmaz diyeceksiniz. Kitap ile ilgi olarak hiç bir eksiklik ve olumsuz bulmadım. Herşeyi ile mükemmel bir kitap. 1- Dili anlatımı çok akıcı. Tahlilleri çok başarılı. 2- Yazar konuya çok hakim. Belli ki yazar çok araştırmış, çok emek vermiş. 3- Olayları ne çok yüzeysel geçip okuyucuyu ortada bırakmış ne de aşırı ayrıntılara boğup tempoyu düşürmüş. Konuları tam ayarında işlemiş. Ben kitabı bitirmeden önce de Stalin'nin gaddar zalim bir diktatör olduğunu biliyordum ama kitabı bitirince; Hitlerin Stalinin yanında pamuk prenses gibi kaldığını rahatlıkla söyleyebilirim. Sovyet Sosyalistler kan ve göz yaşını, sefaleti, ölümü, açlığı, hastalığı köleliği, vahşeti milyonlarca insana götürmeyi paylaştırmayı başarmış. Nazilere rahmet okutan Sovyetler Birliği tarihini anlatan bu kitabın baskısını bulursanız düşümeden alıp okuyun. Son söz olarak eğer bir yerde KOLLEKTİF lafını duyar görürseniz, oradan şeytan görmüş gibi kaçın uzaklaşın.
Sovyetler Birliği'nde Devlet Terörü ve Gulaglar
Sovyetler Birliği'nde Devlet Terörü ve GulaglarGün Zileli · Kaos Yayınevi · 20215 okunma
Açlık Ne Yaptırmaz ki!
Ginzburg, bir somun ekmek için serbest bir köylüyle yatmayı kabul eden bir kadın mahkûmu anlatır. Aldığı ekmeğe elini bile süremeyen kadın getirip somunu Ginzburg'a verir ve şöyle der: “Diğerleri biraz ekmek elde etmek için ne yapıyorsa benim yaptığım da o. Biraz ekmek elde etmek için bir başka yol yoksa, binlerce kadının ekmek elde etmek için kullandıkları yolun aynısı yani." Gulag kamplarında açlık nedeniyle yamyamlık vakaları da görülmeye başlamıştı. Ginzburg, Magadan'daki bir Gulag kampında Kuleş adlı bir mahkûmun arkadaşını öldürüp gömdükten sonra günler boyunca parça parça kızartıp yediği bir olayı anlatır. 1933 yılında, Kulak (zengin köylü) oldukları gerekçesiyle Sibirya'daki Ob nehri üzerinde bulunan Nazino adasına sürülen 6 bin köylü yerleşimciden 4 bini ölmüştü. Sağ kalanlar ölüleri yiyerek hayatta kalmışlardı."... Hepsi yamyamlıkla suçlanarak tutuklandı. " Kamplardan kaçmak ise mutlak ölümdü. Artık o taygalarda çöp tenekeleri bile bulamazdınız. Bu yüzden, "kimi kaçakların kocaman yaz ayını ormanda dolaşarak geçirdikten sonra açlıktan canları çıkmış hâlde, ayakta güçlükle durarak kendiliğinden kampa döndükleri olurdu." Açlıklardan açlık, ölümlerden ölüm beğenin!
Sayfa 263Kitabı okudu
Sosyalizm'in kısa özeti
Bir Ukraynalı tanık, "Açlıktan ölen insanların cesetleriyle dolu bir tren geçenlerde Kiev'e girdi. Poltava'dan kalktı tren, yol boyunca cesetleri topladı” diyordu. Bir diğer tanık, Fedor Belov şu gözlemde bulunuyordu: "Köylüler köpekleri, atları, çürümüş patatesleri, ağaç kabuklarını, bulabildikleri her şeyi yiyorlar.”27 Açlığın boyutlarına ilişkin benzer bir tanıklık da Kravchenko'dan: "Elimize ne geçirdiysek yedik. Kediler, köpekler, tarla fareleri, kuşlar... Yarin hava aydınlandığında ağaç kabuklarının soyulmuş olduğunu göreceksin. Çünkü onlar da yendi. At dışkıları da yendi.' İrkildim ve inanmazlıkla baktım. ‘Evet, at dışkısı. Onun için kavga ettik. Bazen içlerinde tahıl oluyordu.” Savaş muhabiri ve romancı Vasili Grossman'ın anlattıkları ise iyice yürek paralayıcı: “Köyün üstünde sessiz, tekdüze bir inilti vardı, canlı iskeletler, çocuklar yerlerde sürünüyorlardı, ağlarken bile sesleri zor duyuluyordu; açlığın yarattığı solunum yetersizliği yüzünden hâlsiz düşen erkekler su toplamış ayaklarıyla avlularda dolaşıyorlardı. Kadınlar yiyecek bir şeyler arıyorlardı, her şey yenmişti: ısırgan, palamut, ıhlamur yaprağı, evlerin arkasına atılmış hayvan toynakları, kemikleri, boynuzlar, işlenmemiş koyun derileri... Kentten gelen delikanlılar ise ölülerin ve yarı ölülerin yanından geçerek avluları dolaşıyor, bodrumları açıyor, ambarlardaki çukurları kazıyor, toprağa demir kazıklar saplıyor, Kulaklara ait tahılı arıyor"lardı.
Resmî tarihin "uydurulmuş” olmaktan ötürü "iler-tutar" tarafı yoktur, dolayısıyla son derece de kırılgandır. Sadece kurulu düzenin tarihçileri, akademik statünün gardiyanları tarafından "savunulması" yeterli olmaz. Resmî tarih, yasalar ve mahkemeler tarafından da korunmaya muhtaçtır. Herhangi biri, resmî tarihi, resmî yalanları teşhir edip gerçek tarihe ulaşmak gibi bir çaba içine, mayınlı alana girer, rejimin tabularına dokunursa, karşısında sadece devlet tarihçisini, zihin gardiyanlarını, sömürü düzeninin "aydınlarını" bulmaz, polisi, savcıyı, yargıcı, nihayet hapisaneyi de bulur.
Resmi tarih
Resmî tarih resmî ideolojinin hammaddesidir. Yalana, tahrifata, yok saymaya (occultation), adıyla çağırmamaya, sansür ve otosansüre dayanan bir tarih versiyonudur. Toplumsal bellek "yeni" egemen sınıfın ihtiyacına cevap verecek şekilde yeniden kurgulanır. Dolayısıyla genç nesillere öğretilen tarih, "gerçek tarih" değil, ısmarlama üzerine üretilmiş bir tarih versiyonudur. Bu "uydurulmuş tarih" başta genç nesiller olmak üzere kitleler tarafından içselleştirildiğinde amaç gerçekleşmiş sayılır. Öyleyse bir toplumun hafızasını yok etmeye, değilse bozmaya, hafıza kaybı (amnésie) yaratmaya, tarihi tahrif etmeye kim, neden ihtiyaç duyuyor sorusu akla gelir. İktidar olmanın, iktidarda kalmanın yolu gizlemekten, unutturmaktan, toplumu geçmişine yabancılaştırmaktan, tarihsizleştirmekten, kimliksizleştirmekten geçiyor. Zira, toplumsal hafıza, toplumsal kimliğin en başat yapıcı unsurudur. Bu yüzden, boşuna iktidar gizlemesini bilenin denmemiştir.
Reklam
Ömer Faruk Türker

Ömer Faruk Türker

, 2024 okuma hedefini ekledi.
2024 OKUMA HEDEFİ
15/50 kitap - %30 tamamlandı
15 kitap okudu
50 kitap
6,2bin sayfa
4 inceleme
5 alıntı
7 günde 1 kitap okumalı.
492 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.