2006 da yayınlanan ve Avrupa'da çok satanlar listesine giren bu felsefi romanda, Rus edebiyatı ve Japon sineması tutkunu, müzik ve felsefe meraklısı, 54 yaşındaki bir kapıcı kadın ile, son derece zeki, üstün yeteneklere sahip, içe dönük ve yaşgününde intihar etmeyi planlayan 12 yaşında bir kız çocuğunun, sınıflar ve nesiller ötesi dostluğuna şahit oluyoruz. Birbirine hiç benzemeyen hayatlardan gelen, mekansal, kültürel ve zamansal boyutta hiçbir ortak paydası olmayan, doyurucu ilişkiler kuramamış bu iki insanın, ruhlarının benzerlikerini keşfettikçe yakınlaşmaları, yakınlaştıkça birbirlerinin hayatlarına dokunmaları ve bu dokunuşların, sihirli bir el gibi yaşamlarını nasıl değiştirdiğini görüyoruz. Diyaloglardan çok içsel konuşmaların baskın olduğu romanda, toplumun önyargıları, statülere verilen önem, gündelik hayatın monotonluğu içindeki anlamsızlık, yüzeysel ilişkiler ve hakim olan hiyerarşik sistemin, hassas ruhları nasıl da "görünmez" olmaya ittiği ve yalnızlaştırdığı öyle naif bir üslupla işlenmiş ki, bu anlamda kitabın isminin çok isabetli bir seçim olduğunu düşündüm.
İç dünyası derin olan her insan, dış dünyadaki sığlıkta boğulma tehlikesi ile karşı karşıya değil midir? Böyle insanların, boğulmamak için, kendi içlerine dalmaktan ve kabuklarına çekilmekten başka çaresi kalmaz . Kapıcı Renée 'nin "görünmemek" için gösterdiği çabayı, değersiz ve önemsiz farzedilme gayretini, kendimce ancak böyle açıklayabilirim.
Kitap, 2009 yılında "Yaşamaya Dair" ismiyle filme de aktarılmış.
Okuyarak dokuyacağınız güzel günleriniz ve yıllarınız olsun