Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Merve K.
Merve K.
@okuyanbirmerve
Çi'den geldim, Çi'ye döneceğim.
176 okur puanı
Ekim 2018 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Herkese merhaba, ilk kez okuduğum türlerden farklı olarak kitap paylaşımı yapacağım.
Kitabımızın turu politik bir kurgu bu gözünüzü korkutmasın, sıkıcı ve zor bir kitap değil akıcı ve yalın bir dille yazılmış.
Yakın tarihimize ışık tutan bir eser, tarihi çok severim bu kitapta da kurgulanmış bir tarih konusu var. Böyle eserlerde ne kadar çok kurgu olursa olsun o kurgunun gerçekliği çok yüksektir unutmayın.
Eserin konusu dört genç arasında geçiyor. Dördü de ayrı şehirlerde, ayrı zorluklarla yaşayan gençlerdir.
Her birinin doğumundan eğitim hayatına ve hayatlarının kesişme noktasına varana kadar anlatıyor.
Kitabın çok detayına girmeyeceğim çünkü sizlerin de okumasını isterim.
Yazarımız özellikle kitabın ve karakterlerin kurgu ve hayal ürünü olduğunu belirtmiş ama her kurguda gerçeklik payı mutlaka vardır unutmayın.
Bana şiiri sevdiren yazar,
Selâm olsun Atsız Ata'ya..
Okuduğum ilk şiir kitabı, ilk göz ağrım.
Atsız'dan okuduğum ilk eser, okuduğum anda kendimi sorguladım "Okumak için neden geç kaldım?" diye.
Her bir şiirini çok severek okudum yer yer hüzünle yer yer coşkuyla. Geri Gelen Mektup'ta sevgileye gönderilen mektubun okunmadan geri gönderilmesi anlatılmış, Afşın'a Ağıt şiirinde genç yaşta kaybettiği yeğeninin cenazesine giderken trende yazılmış, biraz araştırma yaparak bu iki şiir hakkında bunları öğrendim.
Şiirlerinde yalnızlık ve ölüm temaları sıkça işlenmiştir. Ona göre yalnızlık kaderdir, ölüm ise hayatın gerçeğidir.
Şiirlerinde lirik ve epik unsurları aynı anda bulabilirsiniz. Çoğunlukla milli veznimiz olan hece veznini kullanmıştır.
Dilini çok sert kullanmasına rağmen her dizesinde duygu yüklü kelimeler olduğunu göreceksiniz.
En çok sevdiğim şiiri Geri Gelen Mektup, hikayesini Ruh Adam kitabını yorumladığım postta anlattım. Her bir dizesi benim için çok kıymetli ve çok anlamlı.
"Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan,
Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse..."
Sevdiğim en güzel kısım ile yorumumu bitiriyorum. Her şeyi bir yana bırakıp okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Atsız'ın o muhteşem kalemi ile tanışmalısınız.
Gökbilge Hüseyin Nihal Atsız'ı saygıyla anıyorum.
Şule yayınları öykü dizisinden çıkan bir eserler geldim. Eserin içinde 10 tane öykü bulunmakta ve hepsi de birbirinden değerli ve kıymetli ama en çok hangisini sevdiniz derseniz "Geç Kalmış Bir Özür" öyküsünü çok sevdim.
Yazarın kalemini çok sevdim sindire sindire okuyorsunuz, sade, akıcı ve dinlendirici bir özelliğe sahipti.
Öykü eserlerini her zaman sevmişimdir. Kısa ama derin anlamlı hayatlar barındırmakta benim gözümde
Okur Takip Önerileri
2021 yılının 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde başlatılan 21 Kadın 21 Öykü..
2022 yılının 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde 22 Kadın 22 Öykü ile devam etmekte.
Gelecekte yılda aynısı olacakmış umarım her yıl aynı günde bu şahane eser devam eder.
22 tane kadının kaleminden çıkmış 22 tane öykü. Hepsi birbirinden değerli ve farkındalık yaratacak güzel öyküler
Öyküler hayatın içinden yaşanmışlıklar, sevgisizlik, şiddet görme ve çaresizlik konularının ele alındığı yani toplumda kadının üzerinde oluşan her türlü baskıyı göreceğiniz öyküler yer almakta.
Yazım dili çok sade ve akıcı, öykü dili seven kitapseverlerin okuması gereken bir eser
Muhlise Altundal'dan okuduğum ve kendisinin deneme türünden yazdığı ilk eser, ilk olmasına ve deneme türünde yazmasına rağmen çok iyi bir eser.
Kitap ince olmasına rağmen akıcı, sade ve kendinizden bir şeyler bulacağınız eser olmuş. Yazarın kalemi çok beğendim. Yazdığı her cümle de kendini yaşamak, hayal etmek çok güzeldi.
Deneme tarzı seviyorsanız kesinlikle okuyun kiii deneme türlerini kesinlikle okumanızı öneririrm.
Çocukların hayallerine sınır koymayanlara, önce zihnime sonra kalemime düşen sevdiklerime ve güzel kalpli okurlarıma...
Eserlerin giriş bölümünde kişilere ithaf edilen cümleleri çok severim. Bana çok özel ve derin hislerle dolu dolu gelmiştir
Hayatım boyunca çocuk öyküleri okumuşumdur ama yaş ilerledikçe okuması daha bir anlamlı geliyor. Çocukların hayal dünyası, hayata farklı bakış açıları ve içlerindeki o masumluk görülmeye değer
Eserin baş karakteri Zeliha bir gün ninesinin gaz lambasını okşarken içinden bir cin çıktığını görür ve Zeliha'ya üç dilek hakkı verir. Her bir dileğini özenle seçmeye başlayan Zeliha'nın hikayesi bundan sonra başlar.
Eser küçükler için olsa da büyüklerin de okuyacağı bir tür benim gözümde. Yazarın kalemini akıcı, kendini okutan türden ve bir o kadar da samimi buldum.
Herkese önereceğim türden bir öykü kitabı, kaleminiz daim olsun.
Tolga Yalçın • Saçma
#alıntı
Sen insan, içindeki gerçeği ara, acı çekeceksin ama bir parça buldun mu işte o en değerli madenden çok daha değerlidir.
•
Alın doğruyu sizin olsun, alın yanlışı o da sizin olsun ama gerçeği, gerçeği bana bırakın.
•
Acılarımızı anlamlandırmaya çalışıyoruz, hatamız burada; her şeyi anlamlandırmaya çalışıyoruz. Oysaki bazı acıların anlamı yoktur, sadece vardırlar.
#kitapyorumu
Hepimiz saçmalarız değil mi? Hayatımızın her anında her dakikasında her saniyesinde çünkü her şey düz gidecek diye bir kaide yok sonuçta.
Kitapta hepsi birbirinden bağımsız, monolog tarzında yazılmış 200 bölüm bulunmaktadır.
Okumaya başladığımda ben sadece bir tane olay örgüsü bekledim ama yazarımız farklı konularda, hayatımızın her anında yaşadığımız olaylara eleştirel bir bakış açısı ile yaklaşmış.
Kitabın dili akıcı, sade, anlaşılır ve argo kelimelerde mevcut. Yazar düşüncelerini çekinmeden yazmış yani sivri dilini eserinde çok güzel kullanmış.
Eseri okurken ortalarında biraz sıkıldım açıkçası alışmışız bir olay örgüsü içinde olmaya belki ondan belki de sınav stresi ile boğuştuğum için de olabilir.
Okurken sıkılmazsınız kendinizle yüzleşmeye ve yaptığınız davranışları sorgulamaya başlıyorsunuz. Severek okuyacağınıza eminim farklı tarz seviyorsanız kesinlikle okuyun.
Teşekkürler Sevgiyle ve kitapla kalın
"Dualarıyla beni yalnız bırakmayan anneciğim ve babacığım,
Desteğini esirgemeyen kızlarıma,
Bana inanan ve güvenen çok kıymetli hocam
A. Ali Ural'a sonsuz teşekkürler." diye başlıyor yazar esere.
Yazdığı eseri birilerine ithaf etmek en çok sevdiğim davranışlardan biridir. Çok naif çok ince bir düşünce benim için.
Eserin içinde 25 tane şiir bulunmakta. Hepsi birbirinden güzel, naif, ince ve samimi bir dille yazılmış.
Şiir türü okumaya yeni başlayan ben için çok güzel bir şiir okuması oldu. Yazarımızın kalemi akıcı, sade ve her sözcüğünün içinde binlerce anlam barındırıyor.
Kendinizce kendi hayatınızla bütünleştirip yoğun bir anlam ortaya çıktığını göreceksiniz.
"Annem Güneş, Savaş Meydanında, Siyah Mürekkep, Ağır ve Mehmetin İyi Misin" şiirlerini ayrı bir sevdim.
Yeni kalemler keşfetmek istiyorsanız kesinlikle okumalısınız.
Hayatımda ilk kez hem dini hem fantastik bir eser okudum.
Yeni şeyler öğrenmek, verilen mesajı keşfetmek ve hayata artı bir pencereden bakmayı sağlayan bir kitaptı.
Eserde ismi bilinmeyen bir üniverste öğrencisi olan kahramanımız memleketinden İstanbul'a okumaya gelmiş.
Hem çalışan hem okuyan ve aynı zamanda etrafındaki insanlara yardım etmeyi seven genç yaşadığı mahallede deli bir amcaya da sürekli yardım etmekte ve onunla çay içmek için can atmaktadır.
Yaşlı amca ile bir gün çay içme fırsatı bulur ve adının Harun Nedim olduğunu öğrenir.
Onunla geçirdiği vakitlerde kendi içindeki iyiliği ve kalbinin güzelliği ile Kutsal Halkaya katılır.
Hayatında çözmesi gereken bir sır ve elindeki emaneti sahibine ulaştırması lazımdır.
Bu gizemli yolculuğu okumanızı tavsiye ederim. Kahramanımızın adını söylemiyorum okuyun ve öğrenin.
Eğitimci yazar Gizem Akgül'ün ilk eseri Alaz romanını baştan sona kadar severek okudum. Tertemiz, akıcı ve sade diliyle kitabın nasıl bittiğini anlamıyorsunuz bile
Sonu istemedigim bir şekilde bitse bile içimizi acıtan eserlere de alışmak lazımmış. Eserin sonunda; "Acı insanı küçük ya da büyük olsun her türlü olgunluğa eriştiriyor." bunu öğreniyorsunuz.
Alaz henüz 15 yaşında çok mutlu ve saygın bir ailenin içinde yaşadığını düşünürken annesinin vefatı üzerine dünyası başına yıkılır.
Abisi Altan'ın annesinin vefatı ile aynı gün yaptığı bir hata yüzünden bütün ailesini kaybeder.
Küçük ama dünyanin bütün yükünü omuzlarında taşıyan bir çocuk. Geleceği için çırpınan, büyüyen büyüdükçe hayatın kolay olmadığını öğrenen Alaz.
Eser hakkında çok fazla detay vermek istemiyorum. Küçük bir çocuğun hayatın bütün acılarını, kaybedişlerini ve yaptığı hataları okuyarak öğrenmelisiniz.
Hayatınız için birer ders ve tavsiye niteliğinde bir eser. Yazarın kalemi ile mutlaka tanışmalısınız.
Kadınlar Taşır - Gökyüzünün Yarısını Kadınlar Taşır..
Okuduğum öykülerde güçlü kadınları her zaman sevmişimdir. Bu eserde de güçlü kadınlara hayran kaldım. Kendi yolunu bulabilen, ayakları üstünde duran ve kimsenin karşısında yıkılmayan.
Gördüğü sevgiyi evlenince göremeyen, gözünün önünde kocasının başka bir kadınla fingirdeştiğini gören, sırf erkek çocuk doğuramadığı için sevgi göremeyen ve daha nice kadınlar..
15 tane farklı öykü...
Toplumda duyduğumuz, gördüğümüz birebir şahit olduğumuz ama insanların gördüğü halde sessiz kaldığı hayatları okuyoruz.
Sırf kadın oldukları için ezilen, hor görülen, susturulan bir toplumda yaşıyorlar.
Yazarımızın kalemini çok beğenmiştim ama bu öykü eserinde hayran kaldım. Sade, akıcı ve bir o kadar da yazdığı her kelimeyi size yaşatan bir eser olmuş
Kum Gibi adlı romanıyla tanıdığım Hatice Dökmen'in Kemik Çayı öykü kitabını okumak benim için büyük bir mutluluktu.
Kalemi ile yani tanıştığım yazarımızın da ilk eseri olan Zahiri eserinin yorumu ile sizlerleyim. Eserin adını ilk duyduğum da aşk kitabı beklerken fantastik türde bir eser çıktı.
Eserde akıcı, anlaşılır ve yalın bir dil kullanılmış. Bir çırpıda soluksuz okunan sayfaların art arda aktığı bir sonraki sayfada neler olacağını merakla beklediğiniz bir eser okuyacaksınız.
Eserin konusuna gelecek olursak; sıradan normal bir hayat yaşayan Brain ve Clara'nın hayatları, Brain'in bulduğu bir kitap ile alt üst olur. Kitabın içindeki olaylar bir nevi geleceğe yönelik yaşamı göstermektedir.
Clara asil birisiyle evlenmek ister ve karşısına Phil çıkar. Clara gibi o da kelebekleri çok sevmektedir. Evliliklerinden Julia adında bir kızları olur ve boynunda kelebek şeklinde bir doğum lekesi vardır.
Bu doğum lekesinin kitapla alakası nedir?
Tua kabilesinin Julia ile bağlantısı nedir?
Kabile Juliadan ne istiyor?
Bu sorunların cevapları ve daha fazlası için kitabı okumalısınız.
Fantastik türü sevenlere tavsiye ediyorum, ülkemizde böyle bir eser görmek çok güzel
Sevgili yazarımız Betül Barış Baig'in kaleminden ikinci kez öykü eseri okudum. Bu mutluluğa erişmek benim için büyük bir şanstı.
- Neden masalcılar masalı yarım bıraktı?
- Çünkü en uzun masal yarım bırakılandır.
A. Ali Ural
Yazar esere yine kıymetli hocasının sözü ile giriş yapıyor. Masal okumayı çocuktan yetişkine herkes sever. Hayallere daldığımız, eğlendiğimiz ve aynı zamanda okurken hayattan izler bulacağımız minik ama anlamları kocaman öyküler.
Eserin içinde 17 tane öykü bulunuyor. Hepsi birbirinden sıcacık, samimî, içten ve ruhu doyuran öyküler.
Yazarımızın dili her zamanki gibi akıcı, sade ve samimi ayrıca çok iyi bir gözlemci. Öykülerin içinde takıntılı, kişilik ve kaygı bozukluğu olan karakterler, yerinden yurdundan edilmiş ve sirklerde kullanılan güvercinler yani kısacası karakterlerde insan dostlarımızın yanında hayvan dostlarımızın da öykülerini de okuyoruz.
Öykülerin içinde en çok Aynada Kelebek Kafası, Güvercin Simon ve Anlattıkları, Bacasız Fabrika, Parmak İzi ve Oyuk Gözenin İyesi çok sevdim.
Güvelerini bırakamayan fabrika sahibinin geri dönüşü, Güvercin Simon'un haklı haykırışı, Parmak İzi olmayan insanın hayatta yaşadığı zorluklar, kişilik bozukluğu yaşayan Yoktur'un geçmişinden gelen izler veee Masalları seven ev halkının masala doyumsuzluğu beni çok etkiledi.
Psikolojik analizleri, hayatın yoğunluğunu ve kendinizi bulmayı seviyorsanız bu eserin kesinlikle okumalısınız.
Sevgili Betül Barış Baig kaleminiz daim, içinizdeki yetişkinliğe geçemeyen o ruhunuz her daim varolsun Siz daima bol bol yazın biz okuyalım, kaleminizden dökülen incilerle yeniden bulaşalım
Eserin kapağında "Sabaha çıkacağımızı bilmediğimiz halde çalar saati kurup uyumaktır umut." diye başlıyor.
Bu cümle beni bayağı düşündürdü. Anlamı derin ve bir o kadar da anlamlı, umut bir sonraki günü görmek ve gelecek günler için plan yapmak.
Gök gözlü Meryem ve Mürdüm gözlü Dara'nın hikayesi...
İki farklı kültür, iki farklı hayat, iki farklı hayaller ve iki farklı coğrafya..
Dara yaşadığı şehirden ayrılıp daha iyi bir hayat yaşamak için Alanyaya çalışmaya gider. Meryem ise İstanbullu zengin yakışıklı erkeklerle tanışıp, dizilerde ki gibi bir yaşam sürmek istemektedir.
Hayaller farklı, planlar farklı olsa da kader onlar için ilmek ilmek işleniyor bile.
Yazarımızın akıcı kalemi kitaba çok güzel işlenmiş. Başlarda biraz zorlansam da sonralarda sayfalar su gibi geçti.
Kitapta en çok hoşuma giden şeylerden biri yöresel dilin kullanılmasıydı.
Yazarımızın yüreğine, kalemine sağlık. Çok severek okudum. Farklı kültürler ve hayatlarla tanışmak istiyorsanız okumanızı öneririm
Ana karakter Dedektif Carter William, bir gece yarısı telefonla uzun süredir görüşmediği abisinin ölüm haberini almasıyla olaylar başlar.
Abisini öldüren kişi 'Tutsak' herkesi çok iyi tanıyan biri ve Carter cinayeti araştırmaya başlıyor. Ardı ardına bir sürü cinayet ile karşılaşıyor. Hepsi de Tutsak tarafından işlenen cinayetler. Carter bütün olayların sonunda katile ulaşır ama eserin sonunda yazar öyle bir ters köşe yapmış ki katili öğrencinizde çok şaşıracaksınız.
Yazarın dili sade, akıcı ve pürüzsüz bir üslup kullanmış. Kurgusu güzeldi ama biraz daha genişletilebilirdi. Kitabın bazı yerlerinde yazım hataları vardı. Bu beni üzdü açıkçası aşırı takıntılıyım bu konu da çünkü
Türk bir yazardan ilk kez polisiye okumadım ama ilk kez yabancı isimler kullanmış bir Türk yazar ile karşılaştım. Nedenini merak ediyorum, lütfen beni aydınlatır mısınız
Emirhan Bağcı yani yazarımız 16 yaşında 1 yıllık süre ile bu kitabı yazmış. O yaşında bu eseri yazmış olması bence çok iyi bir deneyim ve yazarlık aşamasında iyi bir adım olmuştur. Başarılarının devamını dilerim
